- O bir zerre, senin kadrini artırır. O bir zerre, harice dağ gibi ayak basar.
- قدر آن ذره ترا افزون دهد ** ذره چون کوهی قدم بیرون نهد
- Bir padişah olsa da onun yanında emin kişiyle zâlimin bir farkı olmasa.
- پادشاهی که به پیش تخت او ** فرق نبود از امین و ظلمجو
- Onun kendisini reddedeceğinden korkup titreyenle onun işini kınayanı.
- آنک میلرزد ز بیم رد او ** وانک طعنه میزند در جد او
- Fark etmese, yanında ikisi de bir olsa bu adam, padişah değildir. Kara toprak, o adamın başına!
- فرق نبود هر دو یک باشد برش ** شاه نبود خاک تیره بر سرش
- Bir zerre bile senin çalışmanı atırsa Tanrı terazisinde tartılır. 3145
- ذرهای گر جهد تو افزون بود ** در ترازوی خدا موزون بود
- Halbuki bu padişahların önünde can çekisip durursun. Çünkü bunlar,hiyanetle hakikati bilmezler,haberleri bile yoktur.
- پیش این شاهان هماره جان کنی ** بیخبر ایشان ز غدر و روشنی
- Bir kovucunun söziyle yıllarca süren hizmetini zayi ediverdi.
- گفت غمازی که بد گوید ترا ** ضایع آرد خدمتت را سالها
- Fakat her şeyi duyan, her şeyi gören bir padişah, koyucuların sözlerine aldırmaz bile.
- پیش شاهی که سمیعست و بصیر ** گفت غمازان نباشد جایگیر
- Bütün kovucular, ondan ümitlerini keser, meyus olurlar. Fakat bize geldiler, kovuculuk ettiler mi onlara bağlılığımız artar.
- جمله غمازان ازو آیس شوند ** سوی ما آیند و افزایند پند
- Padişaha, bizim önümüzde nice kovuculukta bulunurlar, cefakârlıklarımızı söylerler. Yürü, artık kalem kurudu, az vefakâr ol derler. 3150
- بس جفا گویند شه را پیش ما ** که برو جف القلم کم کن وفا