- Yoksul muhtaçtı, çıplaktı, hiçbir şeyi yoktu. Kışın soğuktan tirtir titriyordu.
- بود محتاج و برهنه و بینوا ** در زمستان لرز لرزان از هوا
- O kendinden haberi olmıyan adam, bu yüzden böyle bir cürette bulundu. 3170
- انبساطی کرد آن از خود بری ** جراتی بنمود او از لمتری
- Tanrı'nın binlerce ihsanına, onun nedimi olduğuna, onu bilenler arasına katıldığına güveni vardı.
- اعتمادش بر هزاران موهبت ** که ندیم حق شد اهل معرفت
- Padişahın nedimi bir küstahlıkta bulunursa bu-hareketi, kendine senet yapma.
- گر ندیم شاه گستاخی کند ** تو مکن آنک نداری آن سند
- Tanrı,bel verdi. Elbette bel, kemerden iyidir. Fakat taç veren adam, baş da verebilir mi?
- حق میان داد و میان به از کمر ** گر کسی تاجی دهد او داد سر
- Sonunda bir gün padişah, o efendiyi (Amid'i) bir suç altına aldı, elini ayağını bağlattı.
- تا یکی روزی که شاه آن خواجه را ** متهم کرد و ببستش دست و پا
- Efendinizin definesi nerede? Gösterin diye kölelere işkence etmeye başladı. 3175
- آن غلامان را شکنجه مینمود ** که دفینهی خواجه بنمایید زود
- A aşağılık adamlar, onun sırrını söyleyin bana.. Yoksa dilinizi, boğazınızı keserim diye,
- سر او با من بگویید ای خسان ** ورنه برم از شما حلق و لسان
- Tam bir ay onlara gece gündüz işkence ettirdi.
- مدت یک ماهشان تعذیب کرد ** روز و شب اشکنجه و افشار و درد
- Onları paramparça etti. Bir tanesi bile efendilerinin sırrını söylemediler.
- پاره پاره کردشان و یک غلام ** راز خواجه وا نگفت از اهتمام