English    Türkçe    فارسی   

5
319-328

  • Herkes bir hayale kapılmış, bir bucağı eşmede. Biri bir define bulmak için bir bucağı kazmada;
  • Biri bir hayal peşine düşmüş, azamet sahibi olduğu halde dağlardaki madenlere yüz çevirmiş; 320
  • Öbürü, bir hayale düşmüş, sıkıntılı uğraşmalarla, didişmelerle inci çıkarmak için denize yönelmiş;
  • Bir başkası papaz olmak için kiliseye kapanmış, bir başkası da hırs içinde ekine tarlaya düşmüş!
  • O yol kesen, kurtulduğunu hayal etmiş, bu ise hayalince bir hastaya merhem olmuş.
  • Biri peri çağırmaya koyulmuş, gönlünü aklını kaybetmiş, öbürü, yıldız bilgisine kapılıp nalını yıldızın üstüne koymuş.
  • Bu gidişler, içteki renk renk hayaller yüzünden dışarıda da birbirine aykırı görünür. 325
  • Bu ona bakıp ne yapıyor, ne iş işliyor diye hayrette. Bu şaraptan her tadan kişi, öbürünün yaptığını boş bulmada.
  • O hayaller birbirine aykırı olamasaydı görünen gidişler, nasıl olur da birbirine zıt olur, zıt görünürdü?
  • Hepsi de can kıblesini kaybetmişlerdir de onun için herkes, bir yana yüz çevirmiştir.
  • Birbirine aykırı gidişler ve çeşitli didinişler, karanlıkta kıblenin ne tarafta olduğunu arayanların haline ve denizin dibinde inci arayan dalgıçların durumuna benzer