Öbürü, bir hayale düşmüş, sıkıntılı uğraşmalarla, didişmelerle inci çıkarmak için denize yönelmiş;
وز خیالی آن دگر با جهد مر ** رو نهاده سوی دریا بهر در
Bir başkası papaz olmak için kiliseye kapanmış, bir başkası da hırs içinde ekine tarlaya düşmüş!
وآن دگر بهر ترهب در کنشت ** وآن یکی اندر حریصی سوی کشت
O yol kesen, kurtulduğunu hayal etmiş, bu ise hayalince bir hastaya merhem olmuş.
از خیال آن رهزن رسته شده ** وز خیال این مرهم خسته شده
Biri peri çağırmaya koyulmuş, gönlünü aklını kaybetmiş, öbürü, yıldız bilgisine kapılıp nalını yıldızın üstüne koymuş.
در پریخوانی یکی دل کرده گم ** بر نجوم آن دیگری بنهاده سم
Bu gidişler, içteki renk renk hayaller yüzünden dışarıda da birbirine aykırı görünür.325
این روشها مختلف بیند برون ** زان خیالات ملون ز اندرون
Bu ona bakıp ne yapıyor, ne iş işliyor diye hayrette. Bu şaraptan her tadan kişi, öbürünün yaptığını boş bulmada.
این در آن حیران شده کان بر چیست ** هر چشنده آن دگر را نافیست
O hayaller birbirine aykırı olamasaydı görünen gidişler, nasıl olur da birbirine zıt olur, zıt görünürdü?
آن خیالات ار نبد نامتلف ** چون ز بیرون شد روشها مختلف
Hepsi de can kıblesini kaybetmişlerdir de onun için herkes, bir yana yüz çevirmiştir.
قبلهی جان را چو پنهان کردهاند ** هر کسی رو جانبی آوردهاند
Birbirine aykırı gidişler ve çeşitli didinişler, karanlıkta kıblenin ne tarafta olduğunu arayanların haline ve denizin dibinde inci arayan dalgıçların durumuna benzer
تمثیل روشهای مختلف و همتهای گوناگون به اختلاف تحری متحریان در وقت نماز قبله را در وقت تاریکی و تحری غواصان در قعر بحر
Nitekim bir bölük halk da kıble nerede diye ararlar, bir hayale kapılıp her yana döner dururlar.
همچو قومی که تحری میکنند ** بر خیال قبله سویی میتنند
Sabah olup ta Kâbe yüz gösterdi mi kimin yol yitirdiği anlaşılır. 330
چونک کعبه رو نماید صبحگاه ** کشف گردد که کی گم کردست راه