English    Türkçe    فارسی   

5
3219-3228

  • Bu yetmiş iki fırka, kıyamete kadar âlemde kalsın.
  • تا که این هفتاد و دو ملت مدام  ** در جهان ماند الی یوم القیام 
  • Çünkü bu âlem, karanlıklar ve gayb âlemidir. Gölge için bir yeryüzü lâzım. 3220
  • چون جهان ظلمتست و غیب این  ** از برای سایه می‌باید زمین 
  • Kıyamete dek şu yetmiş iki fırka kalmadı ki bid'at yolunu tutanın dedikodusu eksilmesin .
  • تا قیامت ماند این هفتاد و دو  ** کم نیاید مبتدع را گفت و گو 
  • Değerli olan hazinenin birçok kilitleri olur. Hazinenin değeri bundan anlaşılır.
  • عزت مخزن بود اندر بها  ** که برو بسیار باشد قفلها 
  • Maksadın yüceliği de ey sınanan adam, yolun sıkıntısından, yolda aşılmaz geçitler ve yol kesiciler bulunmasından belli olur.
  • عزت مقصد بود ای ممتحن  ** پیچ پیچ راه و عقبه و راه‌زن 
  • Kâbenin şerefi, o sıkıntılarda, çöl Araplarının yol kesiciliğinde ve çölün uzunluğundadır.
  • عزت کعبه بود و آن نادیه  ** ره‌زنی اعراب و طول بادیه 
  • İyi olan her gidişin, her yolun bir tehlikesi, bir manii, bir yol kesiciliği vardır. 3225
  • هر روش هر ره که آن محمود نیست  ** عقبه‌ای و مانعی و ره‌زنیست 
  • Bu gidiş, öbürüne hasededer, düşman kesilir. Mukallit de iki yolun arasında şaşırır kalır.
  • این روش خصم و حقود آن شده  ** تا مقلد در دو ره حیران شده 
  • Her iki yolun doğruluğu, yürüyüşte birbirine zıd görünür. Her fırka, kendi yolunda hoştur, o yoldan memnundur.
  • صدق هر دو ضد بیند در روش  ** هر فریقی در ره خود خوش منش 
  • Bir yolun yolcusu, cevap vermezse kavgaya girişir. Bu, ezelden kıyamete kadar böyle gelmiş, böyle gider.
  • گر جوابش نیست می‌بندد ستیز  ** بر همان دم تا به روز رستخیز