English    Türkçe    فارسی   

5
3266-3275

  • O toprağı diri ve canlı sanır,o toprak yığınının gözü,kulağı vardır zannına kapılır.
  • حی و قایم داند او آن خاک را  ** چشم و گوشی داند او خاشاک را 
  • پیش او هر ذره‌ی آن خاک گور  ** گوش دارد هوش دارد وقت شور 
  • Onca o toprağın her zerresi duyar,o coştu mu,feryadını iştir,anlar.
  • مستمع داند به جد آن خاک را  ** خوش نگر این عشق ساحرناک را 
  • Ana,çocuğunun yeni mezarının toprağına anbean gözyaşlarıyla kapanır,yüzünü,gözünü sürer.
  • آنچنان بر خاک گور تازه او  ** دم‌بدم خوش می‌نهد با اشک رو 
  • Oğlu diriyken bile o canının canına, o can yavrusuna asla böyle yüzünü,gözünü sürmemiştir. 3270
  • که بوقت زندگی هرگز چنان  ** روی ننهادست بر پور چو جان 
  • Fakat bu ölümden birkaç gün geçti mi sevgisinin ateşi yatışır.
  • از عزا چون چند روزی بگذرد  ** آتش آن عشق او ساکن شود 
  • Ölüye karşı aşk ebedi olmaz ki.Sen,cana canlar katan diriyi sev.
  • عشق بر مرده نباشد پایدار  ** عشق را بر حی جان‌افزای دار 
  • Bu acı geçti mi o mezarın karşısında durmaktan yorgunluk gelir,uykusu gelir.Cansız bir şeyden ancak cansız bir şey doğar.
  • بعد از آن زان گور خود خواب آیدش  ** از جمادی هم جمادی زایدش 
  • Çünkü aşk,afsununu çalmış,gitmiştir.Ateş sönüverdi mi kül almıştır.
  • زانک عشق افسون خود بربود و رفت  ** ماند خاکستر چو آتش رفت تفت 
  • Gencin aynada gördüğünü ihtiyar,tamamiyle kerpiçte görür. 3275
  • آنچ بیند آن جوان در آینه  ** پیر اندر خشت می‌بیند همه