- Her nimetin,her mihnetin suresi,bana cennettir,ona cehennem.
- صورت هر نعمتی و محنتی ** هست این را دوزخ آن را جنتی
- Şu halde gördüğünüz bütün cisimlerle bütün eşyada hem gıda vardır,hem zehir,fakat siz görmezsiniz.
- پس همه اجسام و اشیا تبصرون ** واندرو قوتست و سم لاتبصرون
- Her cisim,bir kaseye,bir testiye benzer.Onda hem gıda vardır,hem gönül yakıcı bir hassa.
- هست هر جسمی چو کاسه و کوزهای ** اندرو هم قوت و هم دلسوزهای
- Kase meydandadır,içindeki gıda gizli.O kaseden ne yediğini,yalnız yiyen bilir.
- کاسه پیدا اندرو پنهان رغد ** طاعمش داند کزان چه میخورد
- Yusuf'un sureti,güzel bir kadehti.Babası o kadehten yüzlerce neşe şarabı içerdi. 3300
- صورت یوسف چو جامی بود خوب ** زان پدر میخورد صد بادهی طروب
- Fakat kardeşleri,ondan zehirli bir su içtiler de bu yüzden öfkeleri,kinleri arttı.
- باز اخوان را از آن زهراب بود ** کان دریشان خشم و کینه میفزود
- Sonra yine Zeliha,şekerler yedi,aşktan bir başka çeşit afyon yuttu.
- باز از وی مر زلیخا را سکر ** میکشید از عشق افیونی دگر
- O güzel,Yusuf'tan Yakub'un aldığı gıdadan başka türlü bir gıda aldı.
- غیر آنچ بود مر یعقوب را ** بود از یوسف غذا آن خوب را
- Çeşit çeşit şerbetler,fakat testi bir.Bu suretle de gayb alemine ait hiçbir şüphen kalmaz ya.
- گونهگونه شربت و کوزه یکی ** تا نماند در می غیبت شکی
- Şarap gayb alemindendir,testi bu cihandan,Testi meydandadır,içindeki şarap,gizliden gizli. 3305
- باده از غیبست و کوزه زین جهان ** کوزه پیدا باده در وی بس نهان