- Yusuf'un sureti,güzel bir kadehti.Babası o kadehten yüzlerce neşe şarabı içerdi. 3300
- صورت یوسف چو جامی بود خوب ** زان پدر میخورد صد بادهی طروب
- Fakat kardeşleri,ondan zehirli bir su içtiler de bu yüzden öfkeleri,kinleri arttı.
- باز اخوان را از آن زهراب بود ** کان دریشان خشم و کینه میفزود
- Sonra yine Zeliha,şekerler yedi,aşktan bir başka çeşit afyon yuttu.
- باز از وی مر زلیخا را سکر ** میکشید از عشق افیونی دگر
- O güzel,Yusuf'tan Yakub'un aldığı gıdadan başka türlü bir gıda aldı.
- غیر آنچ بود مر یعقوب را ** بود از یوسف غذا آن خوب را
- Çeşit çeşit şerbetler,fakat testi bir.Bu suretle de gayb alemine ait hiçbir şüphen kalmaz ya.
- گونهگونه شربت و کوزه یکی ** تا نماند در می غیبت شکی
- Şarap gayb alemindendir,testi bu cihandan,Testi meydandadır,içindeki şarap,gizliden gizli. 3305
- باده از غیبست و کوزه زین جهان ** کوزه پیدا باده در وی بس نهان
- Namahremlerin gözlerinden pek gizli ama mahremlere meydanda,apaçık
- بس نهان از دیدهی نامحرمان ** لیک بر محرم هویدا و عیان
- Tanrım,gözlerimiz sarhoş bir hale geldi.Yüklerimiz sırtımızı ağırlaştırdı,büktü.Sen bizi affet.
- یا الهی سکرت ابصارنا ** فاعف عنا اثقلت اوزارنا
- Ey gizli Tanrı,o alemde de doldun,bu aleme de.Doğu nurunun da üstüne yüceldin,batı nurunun da.
- یا خفیا قد ملات الخافقین ** قد علوت فوق نور المشرقین
- Sen,bir sırsın ki sırrımızı açığa vurur,bilirsin.Sen bir fecirsin,kin nehirlerimizi kaynatır akıtırsın.
- انت سر کاشف اسرارنا ** انت فجر مفجر انهارنا