English    Türkçe    فارسی   

5
334-343

  • Öbürünün küçük inci, daha öbürünün de kırık taş parçaları ve boncuk bulduğu anlaşılır.
  • İşte onları uykularından uyaracak olan, kahredici ve kötülükleri açığa vurucu bulunan kıyamette buna benzer. 335
  • Her bölük pervaneler gibi alemde bir mumun etrafında dönüp dolaşır.
  • Kendilerini bir ateşe vururlar ama hakikatte kendi mumlarının çevresinde dolanmaktadırlar.
  • Alevinden ağacın daha ziyade yeşerdiği bahtı yaver Musa’nın ateşini umarlar.
  • Her sürü o ateşin ihsanını duymuştur; herkes her kıvılcımı o ateş sanır.
  • Fakat sabah çağı, ebedilik nuru doğdu mu her biri, etrafında döndüğü nurun ne biçim bir mum olduğunu görür. 340
  • Kim o zafer mumu ile kanadını yakmış ise o mum, ona seksen tane kanat bağışlar.
  • Nice pervaneler iki gözlerini yummuşlardır da kötü bir muma atılmışlardır, kanatlarını yakıp onun altına düşe kalmışlardır.
  • Pişmanlıkla, hararetle çırpınıp dururlar. Gözlerinin bağı olmasına, böylece bir havaya körcesine düşmelerine ah ederler.