Ondan sonra daha başka birleşmeler meydana gelir ki onları ne kulak duymuştur,ne göz görmüştür.
باشد آنگه ازدواجات دگر ** لا سمع اذن و لا عین بصر
Kulak duysaydı kulak olarak kalır, yahut artık başka sözleri duyabilir miydi?3430
گر شنیدی اذن کی ماندی اذن ** یا کجا کردی دگر ضبط سخن
Kar ve buz, güneşi görseydi buzluktan ümidini keser giderdi.
گر بدیدی برف و یخ خورشید را ** از یخی برداشتی اومید را
Damarlarına, iliklerine kadar su kesilirdi de bava Davud'u, ondan zırh yapardı.
آب گشتی بیعروق و بیگره ** ز آب داود هوا کردی زره
Her ağacın canına derman olurdu. Her ağaç, onun kudumiyle devlet bulurdu.
پس شدی درمان جان هر درخت ** هر درختی از قدومش نیکبخت
Halbuki o donmuş buz, öylece kalakaldı da ağaçlara, bana dokunmayın demeye başladı.
آن یخی بفسرده در خود مانده ** لا مساسی با درختان خوانده
O buz gibi donup kalan adamın cismi de ne bir şeyle uyuşup birleşir, ne de bir şey, onunla uzlaşır.O, ancak kendi nefsinin hırsı peşindedir.3435
لیس یالف لیس یلف جسمه ** لیس الا شح نفس قسمه
O da faydasız değildir, ondan da ciğerler tazelenir. Fakat yeşillik çavuşu da değildir, yeşillik padişahı da değil.
نیست ضایع زو شود تازه جگر ** لیک نبود پیک و سلطان خضر
Eyaz, senin yıldızın, pek yücedir. Her burç, ona durak olamaz.
ای ایاز استارهی تو بس بلند ** نیست هر برجی عبورش را پسند
Himmetin öyle her vefayı beğenir, saflığın, öyle her saflığı seçip kabul eder mi hiç?
هر وفا را کی پسندد همتت ** هر صفا را کی گزیند صفوتت
Bir beyin, kölesine, git, şarap getir demesi. Köle şarap testisiyle şarap getirirken doğrulukla emreden bir zahidin, yolda bir taşla testiyi kırması. Emîrin, duyunca zahidi tedibe gitmesi. Bu vak'a Isa aleyhisselâm zamanında oldu. O vakit daha şarap haram edilmemişti. Fakat zahit, takva göstermede ve halkı zevkten alıkoymaktaydı
حکایت آن امیر کی غلام را گفت کی می بیار غلام رفت و سبوی می آورد در راه زاهدی بود امر معروف کرد زد سنگی و سبو را بشکست امیر بشنید و قصد گوشمال زاهد کرد و این قصد در عهد دین عیسی بود علیهالسلام کی هنوز می حرام نشده بود ولیکن زاهد تقزیزی میکرد و از تنعم منع میکرد