- Pişmanlıkla, hararetle çırpınıp dururlar. Gözlerinin bağı olmasına, böylece bir havaya körcesine düşmelerine ah ederler.
- میطپد اندر پشیمانی و سوز ** میکند آه از هوای چشمدوز
- Mum da ben yandım, seni yanmadan, cefa ve elemden nasıl kurtarabilirdim? der.
- شمع او گوید که چون من سوختم ** کی ترا برهانم از سوز و ستم
- Mum da ağlaya ağlaya der ki: Benim bile başım yandı, artık başkasını nasıl aydınlatabilirim? 345
- شمع او گریان که من سرسوخته ** چون کنم مر غیر را افروخته
- “Ey hasret, hazır ol o kullara ki” ayetinin tefsiri
- تفسیر یا حسرة علی العباد
- O “Senin ahvaline baktım da gururlandım, halini geç gördüm” der.
- او همی گوید که از اشکال تو ** غره گشتم دیر دیدم حال تو
- Mum sönmüş, şarap bitmiş, sevgili de bizim eğri görüşümüzden utanmış, dalgalara batmış, gömülmüştür.
- شمع مرده باده رفته دلربا ** غوطه خورد از ننگ کژبینی ما
- Faydalar, ziyanın ve helakin ta kendisi olmuştur. Artık, körlükten Allahya şikayet et dur.
- ظلت الارباح خسرا مغرما ** نشتکی شکوی الی الله العمی
- Halbuki ne güzeldir inanılır müslüman, iman sahibi ve ibadet edip duran kardeşlerin ruhları.
- حبذا ارواح اخوان ثقات ** مسلمات مومنات قانتات
- Herkes bir yana yüz tutmuştur. O azizlerse hiç yanda olmayana yüz çevirmişlerdir. 350
- هر کسی رویی به سویی بردهاند ** وان عزیزان رو به بیسو کردهاند
- Her güvercin bir yana uçmuştur, bu güvercinse cihetsizlik tarafına!
- هر کبوتر میپرد در مذهبی ** وین کبوتر جانب بیجانبی
- Biz ne hava kuşlarıyız, ne ev kuşları. Bizim yemimiz yemsizlik yemidir.
- ما نه مرغان هوا نه خانگی ** دانهی ما دانهی بیدانگی