English    Türkçe    فارسی   

5
3453-3462

  • O, toprağa hor baktı. Fakat can, ona bu toprak, sana bir set olmuştur demedeydi.
  • Köle, iki testi alıp yola düştü. Derhal keşişlerin manastırına vardı.
  • Altını verip o altın gibi şarabı aldı. Taşı verip karşılığında gevheri satın aldı. 3455
  • O şarabi ki padişahların başına sıçrar da sakinin başına altın taç koyarlar.
  • O şarabi ki fitneler, kargaşalıklar çıkarır, kullarla padişahları birbirine katar.
  • O şarabi ki kemikleri eritir de tamamiyle can yapar, o zaman tahtayla taht bir olur.
  • Ayıkken kulla padişah suyla yağ gibidir ama sarhoşluk vaktinde tendeki cana dönerler.
  • Heriseye benzerler, artık farkları kalmaz. Fakat bu makama varıp gark olmıyan bunu fark edemez. 3460
  • İşte o köle, bu çeşit şarap almış, o adı sanı güzel beyin köşküne gitmekteydi.
  • Yolda gamlar görmüş, beyni kuru, belâlara bürünmüş bir zahit, önüne çıkıverdi.