English    Türkçe    فارسی   

5
3478-3487

  • Şeyhülislâm, kibirinden kardeşine şöyle bir kalktı ve yine derhal yerine oturdu.
  • کرد شیخ اسلام از کبر تمام  ** این برادر را چنین نصف القیام 
  • Ziya, alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal!
  • گفت او را بس درازی بهر مزد  ** اندکی زان قد سروت هم بدزد 
  • Sende akıl nerde, fikir nerde ki ey bilgi düşmanı, tutup şarap içeceksin? 3480
  • پس ترا خود هوش کو یا عقل کو  ** تا خوری می ای تو دانش را عدو 
  • Yüzün pek güzel, bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu.
  • روت بس زیباست نیلی هم بکش  ** ضحکه باشد نیل بر روی حبش 
  • A azgın, sende nur nerde ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
  • در تو نوری کی درآمد ای غوی  ** تا تو بیهوشی و ظلمت‌جو شوی 
  • Gölgeyi gündüz ararlar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın.
  • سایه در روزست جستن قاعده  ** در شب ابری تو سایه‌جو شده 
  • Şarap, gıda için halka helâldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır.
  • گر حلال آمد پی قوت عوام  ** طالبان دوست را آمد حرام 
  • Âşıkların şarabi gönül kanidir.Onların gözleri yolda,konaktadır. 3485
  • عاشقان را باده خون دل بود  ** چشمشان بر راه و بر منزل بود 
  • Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalıt.
  • در چنین راه بیابان مخوف  ** این قلاوز خرد با صد کسوف 
  • Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder, yolu yitirirsin.
  • خاک در چشم قلاوزان زنی  ** کاروان را هالک و گمره کنی