- Padişah, ne yapıyorsun, bu ne? deyince, padişahım dedi. Tu Allah müstehakını versin!
- گفت شه هی هی چه کردی چیست این ** گفت شه شه شه شه ای شاه گزین
- Ateşler püskürüyorsun. Senin gibi öfkeci bir padişaha döşeme altından başka bir yerde doğru söz söylenebilir mi? 3515
- کی توان حق گفت جز زیر لحاف ** با تو ای خشمآور آتشسجاف
- Sen mat oldun ama ben de şahın çarpmasından mat oluyorum. Onun için halıların altından Tu Allah müstehakını versin diyorum!
- ای تو مات و من ز زخم شاه مات ** میزنم شه شه به زیر رختهات
- Mahalle, o beyin bağrış, çağrışiyle, kapıyı tekmelemesi, vurun, tutun diye nara atmasiyle doldu..
- چون محله پر شد از هیهای میر ** وز لگد بر در زدن وز دار و گیر
- Sağdan, soldan halk dışarı fırladı. Ey ulumuz, af zamanıdır.
- خلق بیرون جست زود از چپ و راست ** کای مقدم وقت عفوست و رضاست
- Onun beyni kurumuş. Şimdi onun aklı, fikri, çocukların aklından, fikrinden az.
- مغز او خشکست و عقلش این زمان ** کمترست از عقل و فهم کودکان
- Hem zahit, hem ihtiyar. Bu halindeki şu zahitlik, onu kat kat zayıflatmış. Bu zahitlikten de bir feyze nail olamamış. 3520
- زهد و پیری ضعف بر ضعف آمده ** واندر آن زهدش گشادی ناشده
- Zahmetler çekmiş de sevgiliden bir hazine elde edememiş. İşler yapmış da bir pul kazanamamış.
- رنج دیده گنج نادیده ز یار ** کارها کرده ندیده مزد کار
- Ya o iş, onun harcı değilmiş, ya henüz mükâfat vakti gelmemiş.
- یا نبود آن کار او را خود گهر ** یا نیامد وقت پاداش از قدر
- Ya o çalışma, çıfıtça bir çalışma, yahut da mükâfata erişmesinin bir zamanı, bir saati var.
- یا که بود آن سعی چون سعی جهود ** یا جزا وابستهی میقات بود