- Sofinin biri bir iç sıkıntısına uğradı, cüppesinin önünü yırttı, ondan sonra ferahladı.
- صوفیی بدرید جبه در حرج ** پیشش آمد بعد به دریدن فرج
- O yırtık cüppeye fereci (ferahlık) adını koydu. Bu lâkap, o kurtulmuş adamdan sonra yayıldı. 355
- کرد نام آن دریده فرجی ** این لقب شد فاش زان مرد نجی
- Yayıldı ama safını şeyh aldı, götürdü, halka tortudan ibaret olan adı kaldı.
- این لقب شد فاش و صافش شیخ برد ** ماند اندر طبع خلقان حرف درد
- Böylece her şeyin bir saf ve tortusuz tarafı vardır, adını da tortu gibi aleme bırakmıştır.
- همچنین هر نام صافی داشتست ** اسم را چون دردیی بگذاشتست
- Kim toprak yemeyi adet edinmişse tortuya yapışmıştır. Sofi ise hemencecik safın bulunduğu tarafa gider.
- هر که گل خوارست دردی را گرفت ** رفت صوفی سوی صافی ناشکفت
- Elbette tortunun bir safı vardır der ve gönül, bu delaletle saflığa varır, ulaşır.
- گفت لابد درد را صافی بود ** زین دلالت دل به صفوت میرود
- Tortu güçlüktür, safı da kolaylığı. Saf, hurmaya benzer, tortu da hurma çağlasına. 360
- درد عسر افتاد و صافش یسر او ** صاف چون خرما و دردی بسر او
- Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidini kesme. Bu ölümden sonra hayata yol var.
- یسر با عسرست هین آیس مباش ** راه داری زین ممات اندر معاش
- Oğul ferahlamak istiyorsan cüppeni yırt da o saflıktan hemencecik baş çıkarsın.
- روح خواهی جبه بشکاف ای پسر ** تا از آن صفوت برآری زود سر
- Sofi saflığı dileyen kişidir. Sofilik, sof elbiseyle, terzilikle, yavaş yavaş yürümekle olmaz.
- هست صوفی آنک شد صفوتطلب ** نه از لباس صوف و خیاطی و دب