Ey ulular, âşıklara acıyın. Onların şanı, helak olduktan sonra bile helak olmaya hazır bulunmaktır.
یا کرامی ارحموا اهل الهوی ** شانهم ورد التوی بعد التوی
Beyim, onun kabalığını affet. Onun derdine, betbahtlığına bak.
عفو کن ای میر بر سختی او ** در نگر در درد و بدبختی او
Onu affet de Tanrı da seni affetsin, suçlarını yarlıgasın.3550
تا ز جرمت هم خدا عفوی کند ** زلتت را مغفرت در آکند
Sen de gafletle az testiler kırmamışsındır. Sen de affa ümit bağlamışsındır.
تو ز غفلت بس سبو بشکستهای ** در امید عفو دل در بستهای
Affet de ahrette sen de af edilesin. Kader, ceza vermede kılı kırk yarar.
عفو کن تا عفو یابی در جزا ** میشکافد مو قدر اندر سزا
Beyin, o şefaatçilere ve komşulara, neden küstahlık edip testiyi kırdı? Bu hususta şefaat kabul etmem. Onun cezasını vermeye yemin ettim diye cevap vermesi
جواب گفتن امیر مر آن شفیعان را و همسایگان زاهد را کی گستاخی چرا کرد و سبوی ما را چرا شکست من درین باب شفاعت قبول نخواهم کرد کی سوگند خوردهام کی سزای او را بدهم
Bey dedi ki: O kim oluyor ki bizim testimize taş atıp kırıyor?
میر گفت او کیست کو سنگی زند ** بر سبوی ما سبو را بشکند
Benim civarımdan erkek aslan bile yüzlerce çekingenlikle, korka korka geçmede.
چون گذر سازد ز کویم شیر نر ** ترس ترسان بگذرد با صد حذر
Neden kulumuzun gönlünü incitti, bizi konuğumuzun yanında utandırdı?3555
بندهی ما را چرا آزرد دل ** کرد ما را پیش مهمانان خجل
Onun kanından daha değerli olan şarabı döktü de kadınlar gibi bizden kaçıp da gizlendi.
شربتی که به ز خون اوست ریخت ** این زمان همچون زنان از ما گریخت
Fakat tut ki bir kuş gibi uçsun, benim elimden nerde canını kurtaracak?
لیک جان از دست من او کی برد ** گیر همچون مرغ بالا بر پرد