English    Türkçe    فارسی   

5
3587-3596

  • Şarabın verdiği neşeye alışan, nerden bu neşeyi beğenecek hey hocam!
  • Peygamberler, Tanrı neşesine dalmışlardı, onunla yoğrulmuşlardı da onun için bu neşeden vazgeçtiler.
  • Onların canları, o neşeyi gördüğünden onlara bu neşeler, oyuncak görünmüştü.
  • Diri olan bir güzelliğe dostluk eden, artık ölüyü nasıl kucaklar? 3590
  • "Bilseniz ahiret, ebedî hayat yurdudur" âyetinin tefsiri. Yani o âlemin kapısı, duvarı, suyu, testisi, meyvası, ağacı hep diridir. Söz söyler ve söz duyar. Onun için Mustafa aleyhisselâm "Dünya bir leştir, onu istiyenler de köpeklerdir" buyurdu. Ahirette dirilik olmasaydı o da leş olurdu. Leşe, ölü olduğundan leş derler, pis kokusundan ve mundarlığından değil.
  • O âlem, zerre zerre diridir. Her zerresi nükteden anlar, söz söyler.
  • Onlar, ölü olan cihanda oturmaz, dinlemezler. Çünkü ot, ancak hayvanlara lâyıktır.
  • Kim, gül bahçesinde meclis kurar, yurt tutarsa külhanda şarap içer mi hiç?
  • Pak ruhun makamı, illiyyin'dir. Pislikte yurt edinense kurttur.
  • Tanrı mahmuruna tertemiz şarap kadehi sunulur. Bu kör kuşlaraysa şu kara ve tuzlu su. 3595
  • Kime Ömer'in adaleti, el vermezse onca kanlı kaatil Haccac, âdildir.