- Tortulu bir şey saf oldu mu böyle olur. Tıpkı onun gibi o da tasın dibinden üstüne çıkmıştır.
- این چنین باشد چو دردی صاف گشت ** از بن طشت آمد او بالای طشت
- Tasın dibindeyken tortuluydu, toprak cüzülerı, ona karışmış, o şomluk onu bulandırmıştı.
- در بن طشت از چه بود او دردناک ** شومی آمیزش اجزای خاک
- Hiç de hoş olmayan dost, onun kolunu kanadını bağlamıştı. Fakat o, aslında yüceydi.
- یار ناخوش پر و بالش بسته بود ** ورنه او در اصل بس برجسته بود
- "Yeryüzüne inin" sesi gelince onu Harut gibi baş aşağı asakodu.
- چون عتاب اهبطوا انگیختند ** همچو هاروتش نگون آویختند
- Harut, gökteki meleklerdendi, bir azar yüzünden öylece asılı kaldı. 3620
- بود هاروت از ملاک آسمان ** از عتابی شد معلق همچنان
- Baş aşağı asılı kalmasının sebebi, baştan çıkması, kendisini baş sanması ve yalnızca öne geçmeye kalkışmasıydı.
- سرنگون زان شد که از سر دور ماند ** خویش را سر ساخت و تنها پیش راند
- Sepet, kendisini suyla dolu görünce nazlandı, istiğnaya girişti de sudan çekildi hani.
- آن سپد خود را چو پر از آب دید ** کر استغنا و از دریا برید
- Fakat ciğerinde bir katrecik suyu bile kalmadı. Bunun üzerine deniz, acıdı da onu tekrar davet etti.
- بر جگر آبش یکی قطره نماند ** بحر رحمت کرد و او را باز خواند
- Denizden sebepsiz bir hizmet karşılığı olmaksızın rahmet gelir. Bu, ne kutlu andır.
- رحمتی بیعلتی بیخدمتی ** آید از دریا مبارک ساعتی
- Tanrı hakkı için denizin etrafında dönüp dolaşmak, denizde gezenlerin yüzleri, sarı olsa bile aldırış etmemek gerek. 3625
- الله الله گرد دریابار گرد ** گرچه باشند اهل دریابار زرد