- Yatakları yaptı, sünnet düğününe gitti.
- هر دو پستر گسترید و رفت زن ** سوی ختنهسور کرد آنجا وطن
- Yüce konuk, kadının kocasiyle kaldı. Geceleyin kuru, yaş bir çerez çıkardı.
- ماند مهمان عزیز و شوهرش ** نقل بنهادند از خشک و ترش
- Yediler, içtiler. O iki temiz adam, gece geç vakte kadar oturup konuştular, gece yarısına dek iyi kötü, başlarından geçenleri anlattılar.
- در سمر گفتند هر دو منتجب ** سرگذشت نیک و بد تا نیم شب
- Çerezden, konuşup görüşmeden sonra konuk, uykusuzluktan kalktı, kapı yanındaki yatağa girip yattı. 3655
- بعد از آن مهمان ز خواب و از سمر ** شد در آن پستر که بد آن سوی در
- Adam, utancından ona bir şey diyemedi, canım, senin yatağın bu taraftaki.
- شوهر از خجلت بدو چیزی نگفت ** که ترا این سوست ای جان جای خفت
- Sen yatıp uyuyasın diye yatağı, şuraya serdik diye bir söz söyleyemedi.
- که برای خواب تو ای بوالکرم ** پستر آن سوی دگر افکندهام
- Karısiyle kararlaştırdıklarının aksine, konuk için serilen yatağa girdi, öbür yatakta da konuk yatıp uyudu.
- آن قراری که به زن او داده بود ** گشت مبدل و آن طرف مهمان غنود
- O gece şiddetli bir yağmur başladı. Bulutların çokluğu, hayret verecek bir derecedeydi.
- آن شب آنجا سخت باران در گرفت ** کز غلیظی ابرشان آمد شگفت
- Kadın gelince konuk öbür taraftadır, kapı yanında yatan kocamdır diye, 3660
- زن بیامد بر گمان آنک شو ** سوی در خفتست و آن سو آن عمو
- Anadan doğma soyunup yorganın altına girdi, konuğu birkaç kere de istekle öptü.
- رفت عریان در لحاف آن دم عروس ** داد مهمان را به رغبت چند بوس