- Tanrı bilgisine vefakârlıkta bulundu, utancından belâ ile âdeta sütle bal gibi kaynaştı, karıştı.
- از وفا و خجلت علم خدا ** بود چون شیر و عسل او با بلا
- Senin de gönlüne yeniden yeniye belâlar geldikçe o belâları güle güle karşıla.
- فکر در سینه در آید نو به نو ** خند خندان پیش او تو باز رو
- Ey yaradanım, beni o belânın şerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanları bana haram etme, beni o lûtuflara kavuştur.
- که اعذنی خالقی من شره ** لا تحرمنی انل من بره
- Rabbim, uğradığım belâlara karşı lütfet de şükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de. 3695
- رب اوزعنی لشکر ما اری ** لا تعقب حسرة لی ان مضی
- O suratı asık derdi koru. O acılığı şeker gibi tatlı say.
- آن ضمیر رو ترش را پاسدار ** آن ترش را چون شکر شیرین شمار
- Bulutun da görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırpıyı kırar.
- ابر را گر هست ظاهر رو ترش ** گلشن آرندهست ابر و شورهکش
- Gamı bulut gibi bil de o asık suratlıya pek surat asmaya kalkışma.
- فکر غم را تو مثال ابر دان ** با ترش تو رو ترش کم کن چنان
- Belki o inci, elindedir, olur ya, Onun için çalış çabala da senden razı olsun.
- بوک آن گوهر به دست او بود ** جهد کن تا از تو او راضی رود
- Hattâ böyle olmasa bile bu huyu âdet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu artırırsın da, 3700
- ور نباشد گوهر و نبود غنی ** عادت شیرین خود افزون کنی
- Başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
- جای دیگر سود دارد عادتت ** ناگهان روزی بر آید حاجتت