- Belki o inci, elindedir, olur ya, Onun için çalış çabala da senden razı olsun.
- بوک آن گوهر به دست او بود ** جهد کن تا از تو او راضی رود
- Hattâ böyle olmasa bile bu huyu âdet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu artırırsın da, 3700
- ور نباشد گوهر و نبود غنی ** عادت شیرین خود افزون کنی
- Başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
- جای دیگر سود دارد عادتت ** ناگهان روزی بر آید حاجتت
- Neşene mâni olan düşünce, Tann'nın emriyle, Tanrı'nın hikmetiyle gelir.
- فکرتی کز شادیت مانع شود ** آن به امر و حکمت صانع شود
- Sen ona felâket deme delikanlım. Belki bir yıldızdır, belki kutluluk kıranındadır.
- تو مخوان دو چار دانگش ای جوان ** بوک نجمی باشد و صاحبقران
- Sen ona feri deme, asıl tut da onunla daima maksadına eriş,'üstün çık.
- تو مگو فرعیست او را اصل گیر ** تا بوی پیوسته بر مقصود چیر
- Onu fer'i sayar, muzır tutarsan gözün, aslı gözler durur. 3705
- ور تو آن را فرع گیری و مضر ** چشم تو در اصل باشد منتظر
- Halbuki bekleyiş, çeşnide zehirdir âdeta. Bu gidişle daima ölüm halinde kalırsın.
- زهر آمد انتظارش اندر چشش ** دایما در مرگ باشی زان روش
- Onu asıl bil, kucakla da bekleyiş ölümünden kurtul.
- اصل دان آن را بگیرش در کنار ** بازره دایم ز مرگ انتظار
- Padişahın, Eyaz'a iltifatı
- نواختن سلطان ایاز را
- Ey doğru özlü, daima yalvarıp yakarmada olan Eyaz, doğruluğun, denizden de artıktır, dağdan da!
- ای ایاز پر نیاز صدقکیش ** صدق تو از بحر و از کوهست بیش