- Savaş, tam bir hafta sürdü, kanlar döküldü. Taştan yapılma kale mum gibi eridi, yerle yeksan oldu.
- هفتهای کرد این چنین خونریز گرم ** برج سنگین سست شد چون موم نرم
- Musul padişahı, bu korkunç savaşı görünce içeriden bir elçi göndererek,
- شاه موصل دید پیگار مهول ** پس فرستاد از درون پیشش رسول
- Müslümanların kanını dökmekten maksadın ne? Bu şiddetli savaşta ölüp gidiyorlar. Meramın nedir?
- که چه میخواهی ز خون مؤمنان ** کشته میگردند زین حرب گران
- Maksadın, Musul şehrini almaksa böyle kan dökmeden de olur bu iş. 3845
- گر مرادت ملک شهر موصلست ** بیچنین خونریز اینت حاصلست
- Ben şehirden çıkayım gel, sen gir. Tek mazlumların kanı, seni tutmasın.
- من روم بیرون شهر اینک در آ ** تا نگیرد خون مظلومان ترا
- Yok, muradın mal, altın ve mücevherse bunu, bu şehirden almak, zaten kolay bir şey dedi.
- ور مرادت مال و زر و گوهرست ** این ز ملک شهر خود آسانترست
- Müslümanların kanları daha fazla dökülmesin diye Musul padişahının, o cariyeyi halifeye bağışlaması
- ایثار کردن صاحب موصل آن کنیزک را بدین خلیفه تا خونریز مسلمانان بیشتر نشود
- Elçi, o erin huzuruna gelince er, cariyenin resmîni verdi.
- چون رسول آمد به پیش پهلوان ** داد کاغذ اندرو نقش و نشان
- Bu kâğıda bak dedi, bunu istiyorum. Derhal teslim etsin, yoksa ben üstünüm.
- بنگر اندر کاغذ این را طالبم ** هین بده ورنه کنون من غالبم
- Elçi gelip maksadı söyleyince o erkek padişah dedi ki: Bu suret eksik olsun, tez götür. 3850
- چون رسول آمد بگفت آن شاه نر ** صورتی کم گیر زود این را ببر
- Ben, iman ahdında puta tapanlardan değilim. Putun, puta tapanda olması daha doğru.
- من نیم در عهد ایمان بتپرست ** بت بر آن بتپرست اولیترست