- Yok, muradın mal, altın ve mücevherse bunu, bu şehirden almak, zaten kolay bir şey dedi.
- ور مرادت مال و زر و گوهرست ** این ز ملک شهر خود آسانترست
- Müslümanların kanları daha fazla dökülmesin diye Musul padişahının, o cariyeyi halifeye bağışlaması
- ایثار کردن صاحب موصل آن کنیزک را بدین خلیفه تا خونریز مسلمانان بیشتر نشود
- Elçi, o erin huzuruna gelince er, cariyenin resmîni verdi.
- چون رسول آمد به پیش پهلوان ** داد کاغذ اندرو نقش و نشان
- Bu kâğıda bak dedi, bunu istiyorum. Derhal teslim etsin, yoksa ben üstünüm.
- بنگر اندر کاغذ این را طالبم ** هین بده ورنه کنون من غالبم
- Elçi gelip maksadı söyleyince o erkek padişah dedi ki: Bu suret eksik olsun, tez götür. 3850
- چون رسول آمد بگفت آن شاه نر ** صورتی کم گیر زود این را ببر
- Ben, iman ahdında puta tapanlardan değilim. Putun, puta tapanda olması daha doğru.
- من نیم در عهد ایمان بتپرست ** بت بر آن بتپرست اولیترست
- Elçi, kızı getirince o yiğit er, derhal âşık oldu.
- چونک آوردش رسول آن پهلوان ** گشت عاشق بر جمالش آن زمان
- Aşk bir denizdir, gökyüzü, bu denizde bir köpük. Aşk, Yusuf'un havasına kapılan Zeliha gibi insanı hayran eder.
- عشق بحری آسمان بر وی کفی ** چون زلیخا در هوای یوسفی
- Gönüllerin dönüşünü aşktan bil. Aşk olmasaydı dünya, donar kalırdı.
- دور گردونها ز موج عشق دان ** گر نبودی عشق بفسردی جهان
- Aşk olmasaydı nerden cansız bir şey, nebata girer, onda mahvolurdu; büyüyüp yetişen nebatlar, nerden kendilerini canlılara feda ederlerdi? 3855
- کی جمادی محو گشتی در نبات ** کی فدای روح گشتی نامیات
- Ruh, nasıl olur da o nefese feda olurdu da onun esintisinden Meryem gebe kalırdı?
- روح کی گشتی فدای آن دمی ** کز نسیمش حامله شد مریمی