- Aşk olmasaydı nerden cansız bir şey, nebata girer, onda mahvolurdu; büyüyüp yetişen nebatlar, nerden kendilerini canlılara feda ederlerdi? 3855
- کی جمادی محو گشتی در نبات ** کی فدای روح گشتی نامیات
- Ruh, nasıl olur da o nefese feda olurdu da onun esintisinden Meryem gebe kalırdı?
- روح کی گشتی فدای آن دمی ** کز نسیمش حامله شد مریمی
- Her biri, yerlerinde buz gibi dona kalırdı. Nerden çekirge gibi uçar, gıda arardı ki?
- هر یکی بر جا ترنجیدی چو یخ ** کی بدی پران و جویان چون ملخ
- O yüceliğe âşık olanlar, zerre zerre, fidan gibi yüceliğe koşmadalar.
- ذره ذره عاشقان آن کمال ** میشتابد در علو همچون نهال
- Onların bu koşmaları, "Tanrı'yı teşbih" tir. Can için bedeni temizlemededirler.
- سبح لله هست اشتابشان ** تنقیهی تن میکنند از بهر جان
- O yiğit er de kuyuyu yol sanmış, çorak yerden hoşlanmış, oraya tohum ekmeye kalkışmıştı. 3860
- پهلوان چه را چو ره پنداشته ** شورهاش خوش آمده حب کاشته
- O yatıp uyuyan, rüyada bir hayal görür, onunla buluşur, düşü azar.
- چون خیالی دید آن خفته به خواب ** جفت شد با آن و از وی رفت آب
- Uyanıp kendine gelince görür ki o oyunbazlık, uyanıkken olmamış.
- چون برفت آن خواب و شد بیدار زود ** دید که آن لعبت به بیداری نبود
- Vah der, beyhude yere erlik suyumu zayi ettim, o işveli hayalin işvesine kapıldım.
- گفت بر هیچ آب خود بردم دریغ ** عشوهی آن عشوهده خوردم دریغ
- O yiğit er de beden yiğidiydi, asıl erliği yoktu. O yüzden erlik tohumunu öyle bir kuma saçtı gitti.
- پهلوان تن بد آن مردی نداشت ** تخم مردی در چنان ریگی بکاشت