English    Türkçe    فارسی   

5
3869-3878

  • Bir güzele âşık olanın önünde de sed vardır, ardında da. öyle adam, artık önünü, ardını az görür.
  • بین ایدی سد و سوی خلف سد  ** پیش و پس کم بیند آن مفتون خد 
  • Kara sel, cana Kasdetmeye geldi mi bir tilki, aslanı kuyuya düşürür. 3870
  • آمده در قصدجان سیل سیاه  ** تا که روبه افکند شیری به چاه 
  • Dağ gibi aslanlar, kuyuda olmıyan bir hayali görürler de kendilerini kaldırıp atarlar.
  • از چهی بنموده معدومی خیال  ** تا در اندازد اسودا کالجبال 
  • Hiç kimseyi kadınlarla mahrem tutma. Çünkü erkekle kadın, ateşle pamuğa benzer.
  • هیچ‌کس را با زنان محرم مدار  ** که مثال این دو پنبه‌ست و شرار 
  • Tanrı suyu ile yunmuş bir ateş gerek ki bulûğa erme sırasında bile Yusuf gibi kötülükten çekinsin.
  • آتشی باید بشسته ز آب حق  ** هم‌چو یوسف معتصم اندر زهق 
  • Selvi boylu lâtif Zeliha'dan aslanlar gibi kendisini çeksin.
  • کز زلیخای لطیف سروقد  ** هم‌چو شیران خویشتن را واکشد 
  • O yiğit er de Musul'dan döndü, yola düştü. Yolda bir ormana, bir yeşilliğe geldi. 3875
  • بازگشت از موصل و می‌شد به راه  ** تا فرود آمد به بیشه و مرج‌گاه 
  • Aşk ateşi, öyle bir parlamıştı ki yerle göğü fark etmiyordu.
  • آتش عشقش فروزان آن چنان  ** که نداند او زمین از آسمان 
  • Çadır içinde o ay parçasına kasdetti. Akıl nerde, Halifeden korkma nerde?
  • قصد آن مه کرد اندر خیمه او  ** عقل کو و از خلیفه خوف کو 
  • Şehvet, bu ovada davul dövdü mü akıl dediğin ne oluyor ki a turpoğlu turp:
  • چون زند شهوت درین وادی دهل  ** چیست عقل تو فجل ابن الفجل