- Hiç kimseyi kadınlarla mahrem tutma. Çünkü erkekle kadın, ateşle pamuğa benzer.
- هیچکس را با زنان محرم مدار ** که مثال این دو پنبهست و شرار
- Tanrı suyu ile yunmuş bir ateş gerek ki bulûğa erme sırasında bile Yusuf gibi kötülükten çekinsin.
- آتشی باید بشسته ز آب حق ** همچو یوسف معتصم اندر زهق
- Selvi boylu lâtif Zeliha'dan aslanlar gibi kendisini çeksin.
- کز زلیخای لطیف سروقد ** همچو شیران خویشتن را واکشد
- O yiğit er de Musul'dan döndü, yola düştü. Yolda bir ormana, bir yeşilliğe geldi. 3875
- بازگشت از موصل و میشد به راه ** تا فرود آمد به بیشه و مرجگاه
- Aşk ateşi, öyle bir parlamıştı ki yerle göğü fark etmiyordu.
- آتش عشقش فروزان آن چنان ** که نداند او زمین از آسمان
- Çadır içinde o ay parçasına kasdetti. Akıl nerde, Halifeden korkma nerde?
- قصد آن مه کرد اندر خیمه او ** عقل کو و از خلیفه خوف کو
- Şehvet, bu ovada davul dövdü mü akıl dediğin ne oluyor ki a turpoğlu turp:
- چون زند شهوت درین وادی دهل ** چیست عقل تو فجل ابن الفجل
- Yüzlerce halife, o anda o erin ateşli gözüne bir sinekten aşağı görünür.
- صد خلیفه گشته کمتر از مگس ** پیش چشم آتشینش آن نفس
- O kadına tapan er şalvarını çıkarıp cariyenin ayak ucuna oturdu. 3880
- چون برون انداخت شلوار و نشست ** در میان پای زن آن زنپرست
- Aleti, dosdoğru gideceği yere giderken orduda bir gürültü, bir kızılca kıyamettir koptu.
- چون ذکر سوی مقر میرفت راست ** رستخیز و غلغل از لشکر بخاست