- Öyle bir aslanla savaştı da erliği, yine sönmedi, hâlâ ayaktaydı.
- با چنان شیری به چالش گشت جفت ** مردی او مانده بر پای و نخفت
- O tatlı ve ay yüzlü güzel, onun erliğine şaşıp kaldı. 3890
- آن بت شیرینلقای ماهرو ** در عجب در ماند از مردی او
- İstekle ona kendisini teslim etti. O anda o iki can, birleştiler..
- جفت شد با او به شهوت آن زمان ** متحد گشتند حالی آن دو جان
- Bu iki canın birbirleriyle birleşmesi yüzünden gayıptan bir başka can gelir erişir.
- ز اتصال این دو جان با همدگر ** میرسد از غیبشان جانی دگر
- Kadının rahminde meniyi kabule mâni bir şey yoksa bu can, doğuş yoliyle gelir, yüz gösterir.
- رو نماید از طریق زادنی ** گر نباشد از علوقش رهزنی
- Her nerde iki adam, sevgiyle, yahut kinle birleşseler, bir üçüncü can, mutlaka doğar.
- هر کجا دو کس به مهری یا به کین ** جمع آید ثالثی زاید یقین
- Fakat o suretler, gayp âleminde doğarlar. Oraya varınca onları gözünle de görürsün. 3895
- لیک اندر غیب زاید آن صور ** چون روی آن سو ببینی در نظر
- O sonuçlar, senin birleşmelerinden doğdu. Kendine gel de her eşe hemen sevinme.
- آن نتایج از قرانات تو زاد ** هین مگرد از هر قرینی زود شاد
- Vaktini bekle. O zürriyetlerin sana ulaşacağından emin ol.
- منتظر میباش آن میقات را ** صدق دان الحاق ذریات را
- Onlar, amelden ve sebeplerden doğmuşlardır. Her birinin sözü vardır, mekânı vardır.
- کز عمل زاییدهاند و از علل ** هر یکی را صورت و نطق و طلل