- O er, adamın kulağını tutup bu bâtıldır dedi, gözse haktır onun her şeye yakîni vardır.
- گوش را بگرفت و گفت این باطلست ** چشم حقست و یقینش حاصلست
- O, yani duymak, buna nispetle bâtıldır. emin kişi, sözlerin çoğu da nispetten ibarettir.
- آن به نسبت باطل آمد پیش این ** نسبتست اغلب سخنها ای امین
- Yarasa güneşten gizlenir, perde ardına girerse güneşin hayalinden gizlenmiş değildir. 3910
- ز آفتاب ار کرد خفاش احتجاب ** نیست محجوب از خیال آفتاب
- Korku, ona bir hayal verir. İşte o hayal, onu karanlığa çeker.
- خوف او را خود خیالش میدهد ** آن خیالش سوی ظلمت میکشد
- Nur hayali, onu korkutur da karanlık gecelere sarılmasına sebep olur.
- آن خیال نور میترساندش ** بر شب ظلمات میچفساندش
- Sen, düşmanın hayali ve tasavvuru yüzünden sevgiliye ve dosta sarılmışsındır.
- از خیال دشمن و تصویر اوست ** که تو بر چفسیدهای بر یار و دوست
- Ey Musa sana keşfedilen tecelli nurları, dağa vurdu. Fakat o hayaller kuran dağ, senin hakikatinin ziyasına tahammül edemedi.
- موسیا کشفت لمع بر که فراشت ** آن مخیل تاب تحقیقت نداشت
- Kendine gel de hayaline kabiliyetim var diye gururlanma, bu yoldan hakikate ulaşacağını umma. 3915
- هین مشو غره بدانک قابلی ** مر خیالش را و زین ره واصلی
- Savaş hayalinden kimse korkmaz. Savaştan önce yiğitlik yoktur; bunu bil, kâfi.
- از خیال حرب نهراسید کس ** لا شجاعه قبل حرب این دان و بس
- Puşt da, savaş hayaline kapılır, aklından Rüstemler gibi yiğitlikler geçirir.
- بر خیال حرب خیز اندر فکر ** میکند چون رستمان صد کر و فر