- Kulak, bir hayal meydana getirir, o hayal de O güzelliğin vuslatına miyancıdır.
- گوش انگیزد خیال و آن خیال ** هست دلالهی وصال آن جمال
- Çalış, bu hayal çoğalsın da miyancı olan bu hayal, Mecnun'a kılavuzluk etsin.
- جهد کن تا این خیال افزون شود ** تا دلاله رهبر مجنون شود
- O ahmak Halife de bir zaman o güzel cariyeye kapıldı, onunla gönül eğledi işte. 3925
- آن خلیفه گول هم یک چند نیز ** ریش گاوی کرد خوش با آن کنیز
- Tut ki bütün doğuyu, batıyı zaptettin, her tarafın saltanatına sahip oldun. Mademki bu saltanat, kalmayacak, sen onu bir şimşek farzet, çaktı, söndü.
- ملک را تو ملک غرب و شرق گیر ** چون نمیماند تو آن را برق گیر
- Ebedî kalmayacak mülkü, gönül, bir rüya bil!
- مملکت کان مینماند جاودان ** ای دلت خفته تو آن را خواب دان
- Cellat gibi boğazına yapışan debdebeyi, şan ve şöhreti ne yapacaksın ki?
- تا چه خواهی کرد آن باد و بروت ** که بگیرد همچو جلادی گلوت
- Bil ki bu âlemde de bir emniyet bucağı vardır. Yalnız münafıkın sözünü az duy, çünkü o söz, zaten söz değildir.
- هم درین عالم بدان که مامنیست ** از منافق کم شنو کو گفت نیست
- Ahîreti inkâr edenlerin delilleri ve biz bu âlemden başka âlem görmüyoruz sözünden ibaret olan o delillerin zayıflığı
- حجت منکران آخرت و بیان ضعف آن حجت زیرا حجت ایشان به دین باز میگردد کی غیر این نمیبینیم
- Ahireti inkâr edenin delili, her an ancak şudur: Eğer başka bir âlem olsaydı onu görürdük. 3930
- حجتش اینست گوید هر دمی ** گر بدی چیزی دگر هم دیدمی
- Bir çocuk, aklın eserlerini görmüyor diye akıllı adam, akla ait şeyleri nakletmez mi ki?
- گر نبیند کودکی احوال عقل ** عاقلی هرگز کند از عقل نقل
- Akıllı bir adam da aşk ahvalini görmezse aşkın kutlu ayı eksilmez ya!
- ور نبیند عاقلی احوال عشق ** کم نگردد ماه نیکوفال عشق