English    Türkçe    فارسی   

5
3930-3939

  • Ahireti inkâr edenin delili, her an ancak şudur: Eğer başka bir âlem olsaydı onu görürdük. 3930
  • حجتش اینست گوید هر دمی  ** گر بدی چیزی دگر هم دیدمی 
  • Bir çocuk, aklın eserlerini görmüyor diye akıllı adam, akla ait şeyleri nakletmez mi ki?
  • گر نبیند کودکی احوال عقل  ** عاقلی هرگز کند از عقل نقل 
  • Akıllı bir adam da aşk ahvalini görmezse aşkın kutlu ayı eksilmez ya!
  • ور نبیند عاقلی احوال عشق  ** کم نگردد ماه نیکوفال عشق 
  • Yusuf'un güzelliğini kardeşlerinin gözleri görmedi. Fakat Yakub'un gözünden gizli kalmadı ki.
  • حسن یوسف دیده‌ی اخوان ندید  ** از دل یعقوب کی شد ناپدید 
  • Musa'nın gözü, asayı bir sopadan ibaret gördü ama gayb gözü de onu bir yılan, bir kıyamet gördü.
  • مر عصا را چشم موسی چوب دید  ** چشم غیبی افعی و آشوب دید 
  • Baş göziyle can gözü savaştaydı, can gözü, üstün geldi, delil gösterdi 3935
  • چشم سر با چشم سر در جنگ بود  ** غالب آمد چشم سر حجت نمود 
  • Musa'nın gözü, elini el gördü ama can gözüne karşı o elden bit nurdur parladı.
  • چشم موسی دست خود را دست دید  ** پیش چشم غیب نوری بد پدید 
  • Bu söz, kemal bakımından sonsuzdur. Hakikatten haberi olmıyan mahrumlara hayal görünür.
  • این سخن پایان ندارد در کمال  ** پیش هر محروم باشد چون خیال 
  • Çünkü onca hakikat, ferçten ve boğazdan ibarettir. Onun yanında sevgilinin sırlarını az söyle.
  • چون حقیقت پیش او فرج و گلوست  ** کم بیان کن پیش او اسرار دوست 
  • Bizce fere, ve boğaz hayaldir. Bunun için de can, her an cemalini bize gösterir.
  • پیش ما فرج و گلو باشد خیال  ** لاجرم هر دم نماید جان جمال