- Bu gülüşten gönlüme bir şüphe düştü. Hileye kalkışma, doğru söyle.
- در دلم زین خنده ظنی اوفتاد ** راستی گو عشوه نتوانیم داد
- Yalanla beni kandırmaya kalkışırsan, yahut boş bir bahane icat edersen,
- ور خلاف راستی بفریبیم ** یا بهانهی چرب آری تو به دم
- Ben bunu anlarım, gönlümde bunu anlıyan bir nur vardır. Doğruyu söylemek gerek vesselam.'
- من بدانم در دل من روشنیست ** بایدت گفتن هر آنچ گفتنیست
- Bil ki padişahların gönüllerinde ulu bir ay vardır. Bazı bazı gaflet yüzünden bulut altına girer ama ehemmiyeti yok.
- در دل شاهان تو ماهی دان سطبر ** گرچه گه گه شد ز غفلت زیر ابر
- Gönülde gezip dolaşma zamanı bir ışık vardır ki hiddet ve hırs vaktinde liğen altında gizlenir. 3960
- یک چراغی هست در دل وقت گشت ** وقت خشم و حرص آید زیر طشت
- O anlayış, şimdi benim dostumdur. Söylenecek sözü söylemezsen,
- آن فراست این زمان یار منست ** گر نگویی آنچ حق گفتنست
- Bu kılıçla boynunu vururum. Bahanen hiç fayda vermez.
- من بدین شمشیر برم گردنت ** سود نبود خود بهانه کردنت
- Doğru söylersen seni azad ederim. Tanrı hakkı için neşeni kırmam.
- ور بگویی راست آزادت کنم ** حق یزدان نشکنم شادت کنم
- Yedi mushafı birbiri üstüne koyup sözünü tutacağına yemin etti.
- هفت مصحف آن زمان برهم نهاد ** خورد سوگند و چنین تقریر داد
- Cariyeceğizin kılıç korkusiyle o sırrı Halifeye açması, Halifenin doğru söyle, bu gülüşün sırrını bildir, yoksa seni öldürürüm demesi
- فاش کردن آن کنیزک آن راز را با خلیفه از زخم شمشیر و اکراه خلیفه کی راست گو سبب این خنده را و گر نه بکشمت
- Cariye âciz kalınca ahvali anlattı. O yüz Zâl'e bedel olan Rüstem'in erliğini söyledi. 3965
- زن چو عاجز شد بگفت احوال را ** مردی آن رستم صد زال را