- Seni övmeye manevi bir tarzda girişir, bu sözlerden başka sözler söyleyecek bir dudak açardım.
- در مدیحت داد معنی دادمی ** غیر این منطق لبی بگشادمی
- Fakat Doğan kuşunun lokmasını yont kuşu yutamaz. Çaresi, suyla yağı birbirine katmaktan ibaret. 5
- لیک لقمهی باز آن صعوه نیست ** چاره اکنون آب و روغن کردنیست
- Seni bu zindan aleminde yaşayanlara övmek lüzumsuzdur. Senin vasfını ancak ruhanilerin topluluğunda söyleyebilirim.
- مدح تو حیفست با زندانیان ** گویم اندر مجمع روحانیان
- Alem ehline seni anlatmak zararlıdır. Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.
- شرح تو غبنست با اهل جهان ** همچو راز عشق دارم در نهان
- Övmek tarif etmek perdeyi yırtmaktır. Halbuki güneşin anlatılmaya da ihtiyacı yok, tarife de.
- مدح تعریفست در تخریق حجاب ** فارغست از شرح و تعریف آفتاب
- Güneşi öven kendini över, iki gözüm de aydındır, çapaklı değil, ağrımıyor demek ister.
- مادح خورشید مداح خودست ** که دو چشمم روشن و نامرمدست
- Alemdeki güneşi yermek, iki gözüm de kör, karanlık ve çipil diye kendini yermektir. 10
- ذم خورشید جهان ذم خودست ** که دو چشمم کور و تاریک به دست
- Alemde muradına ermiş güneşe haset eden kişiyi bağışla sen.
- تو ببخشا بر کسی کاندر جهان ** شد حسود آفتاب کامران
- Bir adam güneşi örtebilir, gözlerden gizleyebilir mi? Onun tazeliğini pörsütür onu soldurabilir mi?
- تو اندش پوشید هیچ از دیدهها ** وز طراوت دادن پوسیدهها
- Yahut haddi sonu olmayan nurunu eksiltebilir mi? Yahut da onu mertebesinden indirebilir mi?
- یا ز نور بیحدش توانند کاست ** یا به دفع جاه او توانند خاست