English    Türkçe    فارسی   

5
4-13

  • Seni övmeye manevi bir tarzda girişir, bu sözlerden başka sözler söyleyecek bir dudak açardım.
  • در مدیحت داد معنی دادمی  ** غیر این منطق لبی بگشادمی 
  • Fakat Doğan kuşunun lokmasını yont kuşu yutamaz. Çaresi, suyla yağı birbirine katmaktan ibaret. 5
  • لیک لقمه‌ی باز آن صعوه نیست  ** چاره اکنون آب و روغن کردنیست 
  • Seni bu zindan aleminde yaşayanlara övmek lüzumsuzdur. Senin vasfını ancak ruhanilerin topluluğunda söyleyebilirim.
  • مدح تو حیفست با زندانیان  ** گویم اندر مجمع روحانیان 
  • Alem ehline seni anlatmak zararlıdır. Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.
  • شرح تو غبنست با اهل جهان  ** هم‌چو راز عشق دارم در نهان 
  • Övmek tarif etmek perdeyi yırtmaktır. Halbuki güneşin anlatılmaya da ihtiyacı yok, tarife de.
  • مدح تعریفست در تخریق حجاب  ** فارغست از شرح و تعریف آفتاب 
  • Güneşi öven kendini över, iki gözüm de aydındır, çapaklı değil, ağrımıyor demek ister.
  • مادح خورشید مداح خودست  ** که دو چشمم روشن و نامرمدست 
  • Alemdeki güneşi yermek, iki gözüm de kör, karanlık ve çipil diye kendini yermektir. 10
  • ذم خورشید جهان ذم خودست  ** که دو چشمم کور و تاریک به دست 
  • Alemde muradına ermiş güneşe haset eden kişiyi bağışla sen.
  • تو ببخشا بر کسی کاندر جهان  ** شد حسود آفتاب کامران 
  • Bir adam güneşi örtebilir, gözlerden gizleyebilir mi? Onun tazeliğini pörsütür onu soldurabilir mi?
  • تو اندش پوشید هیچ از دیده‌ها  ** وز طراوت دادن پوسیده‌ها 
  • Yahut haddi sonu olmayan nurunu eksiltebilir mi? Yahut da onu mertebesinden indirebilir mi?
  • یا ز نور بی‌حدش توانند کاست  ** یا به دفع جاه او توانند خاست