English    Türkçe    فارسی   

5
4008-4017

  • Tanrı, bize mükâfatı anlattı. "Döner, kötülüğe gelirseniz biz de cezanızı veririz" dedi.
  • Burada ileri gitmek, faydasızdır. Sabırdan, merhametten başka iyi bir iş yok.
  • Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik, bir hatada bulunduk. Ey merhameti büyük Tanrı, bize acı! 4010
  • Ben onu affettim, sen de yeni suçumu da affet, eski suçlarımı da.
  • Sonra cariyeye sakın dedi, bu senden duyduğum sözü kimseye söyleme.
  • Seni, beyinle evlendireceğim. Tanrı hakkı için sakın bu hikâyeyi bir daha anma.
  • Anma da o, benden utanmasın. Çünkü o, bir kötülükte bulundu ama yüz binlerce de iyilik etti.
  • Ben, onu defalarca sınadım, ona, senden de güzel kadınları emniyet ettim. 4015
  • Hiç dokunmadı. Bu olan şey, benim yaptığımın cezası.
  • Bundan sonra o beyi huzuruna çağırdı. Âlemi: kahretmeyi düşünen hışmını yendi.