English    Türkçe    فارسی   

5
4041-4050

  • O cömert padişah, vezire giydiği elbiselerden başka daha ince ağır elbiseler verdi.
  • کرد ایثار وزیر آن شاه جود  ** هر لباس و حله کو پوشیده بود 
  • Onları bir müddet söze tuttu. Yeni şeylere, eski vakalara ait bahislerde bulundu.
  • ساعتیشان کرد مشغول سخن  ** از قضیه تازه و راز کهن 
  • Sonra mücevheri perdecinin eline verdi, bir isteklisi olsa dedi, ne değer acaba?
  • بعد از آن دادش به دست حاجبی  ** که چه ارزد این به پیش طالبی 
  • Perdeci, bu mücevher dedi, ülkenin yarısı değerinde. Tanrı, ülkeyi tehlikelerden korusun!
  • گفت ارزد این به نیمه‌ی مملکت  ** کش نگهدارا خدا از مهلکت 
  • Padişah, kır bu mücevheri dedi. Perdeci, ey kılıcı güneş gibi parlayan padişahım, bunu kırıp ufalamak pek yazıktır, pek yazık! 4045
  • گفت بشکن گفت ای خورشیدتیغ  ** بس دریغست این شکستن را دریغ 
  • Değeri şöyle dursun, şu parlaklığa bak. Gündüzün nuru bile ona uymada!
  • قیمتش بگذار بین تاب و لمع  ** که شدست این نور روز او را تبع 
  • Bunu kırmaya nasıl elim varır? Nasıl olur da padişahın hazinesine düşman olurum? Dedi.
  • دست کی جنبد مرا در کسر او  ** که خزینه‌ی شاه را باشم عدو 
  • Padişah, ona elbise verdi, gelirini artırdı. Onun aklını övmeye başladı.
  • شاه خلعت داد ادرارش فزود  ** پس دهان در مدح عقل او گشود 
  • Bir müddet sonra mücevheri bir beyin eline verdi. Onu da bir sınadı.
  • بعد یک ساعت به دست میر داد  ** در را آن امتحان کن باز داد 
  • O da öyle söyledi, bütün beyler de. Her birine ağır elbiseler ihsan etti. 4050
  • او همین گفت و همه میران همین  ** هر یکی را خلعتی داد او ثمین