- Gece gelip çatar, tuzağında bir av bile yok. Tuzak sana, bir baş ağrısından, bir bağdan başka bir şey değil. 405
- شب شود در دام تو یک صید نی ** دام بر تو جز صداع و قید نی
- Şu halde sen, kendi kendini avladın demektir. Çünkü, hapse düştün, maksada erişemedin, mahrum kaldın.
- پس تو خود را صید میکردی به دام ** که شدی محبوس و محرومی ز کام
- Hiç alemde bizim gibi kendi kendini avlayan bir ahmak daha var mı?
- در زمانه صاحب دامی بود ** همچو ما احمق که صید خود کند
- Aşağılık kişilerin tuzağına domuz tutulur. Sonsuz zahmet, sonra da onu yemek haram.
- چون شکار خوک آمد صید عام ** رنج بیحد لقمه خوردن زو حرام
- Avlamaya değen şey ancak aşktır. Fakat oda öyle herkesin tuzağına düşer mi ya?
- آنک ارزد صید را عشقست و بس ** لیک او کی گنجد اندر دام کس
- Meğer ki sen gelesin de ona av olasın... Meğer ki sen, tuzağı bırakasın da onun tuzağına gidip düşesin. 410
- تو مگر آیی و صید او شوی ** دام بگذاری به دام او روی
- Aşk der ki: Ben yavaş yavaş çalışmasaydım; bana avlanmak av tutmadan yeğdir.
- عشق میگوید به گوشم پست پست ** صید بودن خوشتر از صیادیست
- Benim hayranım ol da övün. Güneşi bırak da zerre ol!
- گول من کن خویش را و غره شو ** آفتابی را رها کن ذره شو
- Kapım da otur. Evsiz barksız kal. Mumluk davasına kalkışma, pervane ol.
- بر درم ساکن شو و بیخانه باش ** دعوی شمعی مکن پروانه باش
- Bu suretle dirilik sultanlığını bulur, kullukta gizli olan padişahlığı görürsün.
- تا ببینی چاشنی زندگی ** سلطنت بینی نهان در بندگی