English    Türkçe    فارسی   

5
4070-4079

  • Evvelce Tanrı'dan korkar, umardı. Korku yok oldu, o yalvarış meydana çıktı. 4070
  • Eyaz da o değerli mücevheri kırınca beylerden yüzlerce feryat ve figan koptu.
  • Bu ne korkusuzluk, Tanrı hakkı için bu nurlu mücevheri kıran kâfirdir dediler.
  • O topluluğun hepsi de körlüklerinden Padişahın inci gibi olan buyruğunu kırmıştı.
  • Mücevherin değeriyle sevginin sonucu, gönüllerinden gizli kalmıştı.
  • Beylerin, neden bu mücevheri kırdın diye Eyaz'ı kınamaları, onun cevap vermesi
  • Eyaz dedi ki: Ey ünlü ulular, Padişahın buyruğu mu daha ileri, mücevher mi? 4075
  • Sizce, Tanrı hakkı için söyleyin, Padişahın emri mi daha üstün, yoksa bu güzelim mücevher mi?
  • Ey mücevhere bakan, Padişaha aldırış bile etmeyen beyler, önünüzde gül var, ana cadde değil!
  • Ben gözümü Padişahtan ayırmam. Müşrik gibi taşa yüz tutmam.
  • Boyalı taşı seçip Padişahın buyruğunu geri bırakan canda hiçbir gevher, hiçbir değer yoktur.