- Sizce, Tanrı hakkı için söyleyin, Padişahın emri mi daha üstün, yoksa bu güzelim mücevher mi?
- امر سلطان به بود پیش شما ** یا که این نیکو گهر بهر خدا
- Ey mücevhere bakan, Padişaha aldırış bile etmeyen beyler, önünüzde gül var, ana cadde değil!
- ای نظرتان بر گهر بر شاه نه ** قبلهتان غولست و جادهی راه نه
- Ben gözümü Padişahtan ayırmam. Müşrik gibi taşa yüz tutmam.
- من ز شه بر مینگردانم بصر ** من چو مشرک روی نارم با حجر
- Boyalı taşı seçip Padişahın buyruğunu geri bırakan canda hiçbir gevher, hiçbir değer yoktur.
- بیگهر جانی که رنگین سنگ را ** برگزیند پس نهد شاه مرا
- Gül renkli oyuncağı ardına at. Onlara renk vereni aklına getir ve şaş. 4080
- پشت سوی لعبت گلرنگ کن ** عقل در رنگآورنده دنگ کن
- Dereye gir, testiyi taşa çal. Kokuya, renge ateş ver.
- اندر آ در جو سبو بر سنگ زن ** آتش اندر بو و اندر رنگ زن
- Din yolunda yol kesicilerden değilsen kadınlar gibi renge, kokuya tapma.
- گر نهای در راه دین از رهزنان ** رنگ و بو مپرست مانند زنان
- Bu sözler üzerine o yüce erler, bu hatalarına özür olmak üzere başlarını önlerine eğdiler.
- سر فرود انداختند آن مهتران ** عذرجویان گشه زان نسیان به جان
- O anda her birinin gönlünden belki iki yüz kere ah çıktı bir duman gibi ta göğe kadar ulaştı.
- از دل هر یک دو صد آه آن زمان ** همچو دودی میشدی تا آسمان
- Padişah, ihtiyar cellâda emir verdi: Bu çerçöpü, benim yüce tapımdan uzaklaştır! 4085
- کرد اشارت شه به جلاد کهن ** که ز صدرم این خسان را دور کن