- Secde edip boğazını tutarak, padişahım dedi, senin gibi yüce bir padişahın sultanlığına gökyüzü bile hayran olmuştur.
- سجدهای کرد و گلوی خود گرفت ** کای قبادی کز تو چرخ آرد شگفت
- Ey hüma kuşu, hümalar kutluluğu senden bulur, cömertler, cömertliğe senden ererler. 4090
- ای همایی که همایان فرخی ** از تو دارند و سخاوت هر سخی
- Ey kerem sahibi, âlemdeki kerem ve ihsanlar, senin bağışlamana karşı mahvolur gider.
- ای کریمی که کرمهای جهان ** محو گردد پیش ایثارت نهان
- Ey lütuf sahibi, kırmızı gül seni görünce utancından gömleğini yırtar.
- ای لطیفی که گل سرخت بدید ** از خجالت پیرهن را بر درید
- Yarlıgama, senin yarlıgamanla doymuş, tilkiler, senin affınla aslanlara üstün olmuştur.
- از غفوری تو غفران چشمسیر ** روبهان بر شیر از عفو تو چیر
- Senin buyruğuna karşı korkusuzca harekette bulunan, affından başka nereye dayansın?
- جز که عفو تو کرا دارد سند ** هر که با امر تو بیباکی کند
- Bu suçluların gafletleri, küstahlıkları, ey af madeni padişah, senin affının çokluğundan meydana geldi. 4095
- غفلت و گستاخی این مجرمان ** از وفور عفو تست ای عفولان
- Gaflet, daima küstahlıktan meydana gelir. Ululama gözden kuru ağrıyı giderir.
- دایما غفلت ز گستاخی دمد ** که برد تعظیم از دیده رمد
- Gaflet ve kötü bir alışma olan unutkanlık, ululama ateşiyle yanıp gider.
- غفلت و نسیان بد آموخته ** ز آتش تعظیم گردد سوخته
- Onun heybeti adama uyanıklık ve anlayış verir, adamın içindeki unutkanlık ve yanılma çıkar, kalmaz.
- هیبتش بیداری و فطنت دهد ** سهو نسیان از دلش بیرون جهد