- Avlamaya değen şey ancak aşktır. Fakat oda öyle herkesin tuzağına düşer mi ya?
- آنک ارزد صید را عشقست و بس ** لیک او کی گنجد اندر دام کس
- Meğer ki sen gelesin de ona av olasın... Meğer ki sen, tuzağı bırakasın da onun tuzağına gidip düşesin. 410
- تو مگر آیی و صید او شوی ** دام بگذاری به دام او روی
- Aşk der ki: Ben yavaş yavaş çalışmasaydım; bana avlanmak av tutmadan yeğdir.
- عشق میگوید به گوشم پست پست ** صید بودن خوشتر از صیادیست
- Benim hayranım ol da övün. Güneşi bırak da zerre ol!
- گول من کن خویش را و غره شو ** آفتابی را رها کن ذره شو
- Kapım da otur. Evsiz barksız kal. Mumluk davasına kalkışma, pervane ol.
- بر درم ساکن شو و بیخانه باش ** دعوی شمعی مکن پروانه باش
- Bu suretle dirilik sultanlığını bulur, kullukta gizli olan padişahlığı görürsün.
- تا ببینی چاشنی زندگی ** سلطنت بینی نهان در بندگی
- Alemde tersine çakılmış nallar görür, esirlere padişah adı verildiğini duyarsın. 415
- نعل بینی بازگونه در جهان ** تختهبندان را لقب گشته شهان
- Boğazına ipler takılmış, kendisi dar ağacının tacı olmuştur da kalabalık bir halk güruhu, ona işte padişah derler.
- بس طناب اندر گلو و تاج دار ** بر وی انبوهی که اینک تاجدار
- Kafirlerin mezarları gibi dışı süslü, içinde ulu Allah’nın kahır ve azabı!
- همچو گور کافران بیرون حلل ** اندرون قهر خدا عز و جل
- Onlar kabirleri kireçle örmüşler, bezemişler, zan perdesini yüzlerine örtmüşlerdir.
- چون قبور آن را مجصص کردهاند ** پردهی پندار پیش آوردهاند