English    Türkçe    فارسی   

5
4103-4112

  • Unutma, çaresiz gelip çatar ama buna tutulmamak için de sebeplere yapışmak lâzım.
  • گرچه نسیان لابد و ناچار بود  ** در سبب ورزیدن او مختار بود 
  • Çünkü onu ululamada gevşeklik gösterdi mi insanda ya unutma meydana gelir, ya yanlış.
  • که تهاون کرد در تعظیمها  ** تا که نسیان زاد یا سهو و خطا 
  • Sarhoş gibi hani. O ada cinayetlerde bulunur, sonra da mazurdum, ne yapayım der. 4105
  • هم‌چو مستی کو جنایتها کند  ** گوید او معذور بودم من ز خود 
  • Ona derler ki: Doğru ama a kötü işli, o zıkkımı sen içtin, dileğinle, isteğinle zıkkımlandın.
  • گویدش لیکن سبب ای زشتکار  ** از تو بد در رفتن آن اختیار 
  • Sarhoşluk, sana kendi kendine gelmedi, onu sen davet ettin. O dileği de kendin meydana getirdin.
  • بی‌خودی نامد بخود تش خواندی  ** اختیارت خود نشد تش راندی 
  • Sarhoşluk, senin kastın, çalışıp çabalaman olmasaydı da kendi kendine sana gelip çatsaydı can sakisi, senin ahdını korur, gözetirdi.
  • گر رسیدی مستی بی‌جهد تو  ** حفظ کردی ساقی جان عهد تو 
  • Sana arka olur, senin adına o, özür dilerdi. Tanrı sarhoşluğuna kul köle olayım.
  • پشت‌دارت بودی او و عذرخواه  ** من غلام زلت مست اله 
  • Ey her çeşit elde edilen şey, kendisinden olan Tanrı, bütün âlemin af ve ihsanı, senin ihsanından bir zerredir. 4110
  • عفوهای جمله عالم ذره‌ای  ** عکس عفوت ای ز تو هر بهره‌ای 
  • Aflar, senin affını överler, insanlar, sakının, ona benzer, ona eşit yoktur.
  • عفوها گفته ثنای عفو تو  ** نیست کفوش ایها الناس اتقوا 
  • Onların canlarını sen bağışla, huzurundan da kovma. Ey muradına erişen, senin damağının tadıdır onlar.
  • جانشان بخش و ز خودشان هم مران  ** کام شیرین تو اند ای کامران