- Sarhoşluk, sana kendi kendine gelmedi, onu sen davet ettin. O dileği de kendin meydana getirdin.
- بیخودی نامد بخود تش خواندی ** اختیارت خود نشد تش راندی
- Sarhoşluk, senin kastın, çalışıp çabalaman olmasaydı da kendi kendine sana gelip çatsaydı can sakisi, senin ahdını korur, gözetirdi.
- گر رسیدی مستی بیجهد تو ** حفظ کردی ساقی جان عهد تو
- Sana arka olur, senin adına o, özür dilerdi. Tanrı sarhoşluğuna kul köle olayım.
- پشتدارت بودی او و عذرخواه ** من غلام زلت مست اله
- Ey her çeşit elde edilen şey, kendisinden olan Tanrı, bütün âlemin af ve ihsanı, senin ihsanından bir zerredir. 4110
- عفوهای جمله عالم ذرهای ** عکس عفوت ای ز تو هر بهرهای
- Aflar, senin affını överler, insanlar, sakının, ona benzer, ona eşit yoktur.
- عفوها گفته ثنای عفو تو ** نیست کفوش ایها الناس اتقوا
- Onların canlarını sen bağışla, huzurundan da kovma. Ey muradına erişen, senin damağının tadıdır onlar.
- جانشان بخش و ز خودشان هم مران ** کام شیرین تو اند ای کامران
- Yüzünü görene acı, nasıl olur da seni gören, acı ayrılığını çekebilir?
- رحم کن بر وی که روی تو بدید ** فرقت تلخ تو چون خواهد کشید
- Ayrılıktan bahsediyorsun, ne yaparsan yap da bunu yapma.
- از فراق و هجر میگویی سخن ** هر چه خواهی کن ولیکن این مکن
- Senin tuzağına tutulup yüz binlerce defa ölmek bile senden ayrılmaya bedel olamaz. 4115
- صد هزاران مرگ تلخ شصت تو ** نیست مانند فراق روی تو
- Ey suçluların feryadına yetişen, ayrılık acısını erlerden de uzaklaştır, kadınlardan da.
- تلخی هجر از ذکور و از اناث ** دور دار ای مجرمان را مستغاث