English    Türkçe    فارسی   

5
412-421

  • Benim hayranım ol da övün. Güneşi bırak da zerre ol!
  • Kapım da otur. Evsiz barksız kal. Mumluk davasına kalkışma, pervane ol.
  • Bu suretle dirilik sultanlığını bulur, kullukta gizli olan padişahlığı görürsün.
  • Alemde tersine çakılmış nallar görür, esirlere padişah adı verildiğini duyarsın. 415
  • Boğazına ipler takılmış, kendisi dar ağacının tacı olmuştur da kalabalık bir halk güruhu, ona işte padişah derler.
  • Kafirlerin mezarları gibi dışı süslü, içinde ulu Allah’nın kahır ve azabı!
  • Onlar kabirleri kireçle örmüşler, bezemişler, zan perdesini yüzlerine örtmüşlerdir.
  • Senin de yoksul tabiatın hünerlerle kireçlenmiş, bezenmiştir ama mumdan yapılan nahle benzer; ne yaprağı vardır, ne meyva verir!
  • Allahnın lütfunu ve kahrını herkes bilir, kahrından kaçar lütfuna yapışır ama ulu Allah kahırları lütuf içinde, lütufları da kahır içinde gizlemiştir. Bu tersine çakılmış nal ve Allah’nın mekridir. Bu suretle işi ayırt edenler ve Allah’nın nurıyle bakıp görenler, hali görenler ve görünüşe aldananlardan ayrılır. Allah “hanginiz daha iyi iş yapacak diye imtihan eder” buyurmuştur.
  • Bir derviş bir dervişe “Allah’yı nasıl gördün, söyle” dedi. 420
  • Derviş dedi: Neliksiz, niteliksiz gördüm. Fakat söze getirebilmek için onu kısa bir örnekle anlatayım.