- Ey daima faal olan diri Tanrı, lütfen "halkı, benden faydalansınlar diye yarattım;
- چون خلقت الخلق کی یربح علی ** لطف تو فرمود ای قیوم حی
- Ben onlardan faydalanayım diye değil" buyurmuştur. Bu, senin cömertliğindir; bütün noksanlar, o cömertlikle düzelir.
- لالان اربح علیهم جود تست ** که شود زو جمله ناقصها درست
- Bedene tapan şu kullarını affet. Af denizinin af edişi, yerinde bir iştir. 4175
- عفو کن زین بندگان تنپرست ** عفو از دریای عفو اولیترست
- Halkı ırmak gibi, sel gibi affet, yıka, ant, kendi denizine daldır, temizle.
- عفو خلقان همچو جو و همچو سیل ** هم بدان دریای خود تازند خیل
- Aflar, her gece şu gönülden çıkar, güvercinler gibi sana uçar, ulaşır.
- عفوها هر شب ازین دلپارهها ** چون کبوتر سوی تو آید شها
- Seher çağı yine onları uçurur, geceye kadar şu bedenlere hapsedersin.
- بازشان وقت سحر پران کنی ** تا به شب محبوس این ابدان کنی
- Yine akşam çağı, o sayvanın, o damın aşkı ile kanat çırparak uçarlar.
- پر زنان بار دگر در وقت شام ** میپرند از عشق آن ایوان و بام
- Bedenden vuslat ipini kopardılar mı sana senin huzuruna gelirler. Çünkü senden ikbal ve devlete erişmişlerdir. 4180
- تا که از تن تار وصلت بسکلند ** پیش تو آیند کز تو مقبلند
- Baş aşağı geri dönmeden emin olarak "Biz, şüphe yok rabbimize dönenleriz" diye havada kanat çırparlar.
- پر زنان آمن ز رجع سرنگون ** در هوا که انا الیه راجعون
- O keremden de "Gelin, yücelin" diye ses gelir, O dönüşten sonra artık o hırs, o keder kalmaz..
- بانگ میآید تعالوا زان کرم ** بعد از آن رجعت نماند از حرص و غم