- 4200, Ey padişahlar padişahı, onlar senin hususiyetinden sarhoş olmuşlardır. Ey af eden Tanrı, kendi sarhoşunu affet. 4200
- ای شهنشه مست تخصیص توند ** عفو کن از مست خود ای عفومند
- Hitap ettiğin zaman senin hususiyetinin lezzeti, insanı, öyle bir sarhoş eder ki, yüz küp şarap insanı öyle sarhoş edemez.
- لذت تخصیص تو وقت خطاب ** آن کند که ناید از صد خم شراب
- Mademki beni sarhoş ettin, had vurma bana. Şeriat, sarhoşlara had vurmaz.
- چونک مستم کردهای حدم مزن ** شرع مستان را نبیند حد زدن
- Aklım başıma gelsin de o vakit döv. Zaten ben ayılmayı istemiyorum ki.
- چون شوم هشیار آنگاهم بزن ** که نخواهم گشت خود هشیار من
- Ey lütuflar ve ihsanlar sahibi Tanrı, senin şarabını içen, ebedî olarak aklından da kurtuldu gitti, had vurulmasından da.
- هرکه از جام تو خورد ای ذوالمنن ** تا ابد رست از هش و از حد زدن
- Onlar, sarhoşluklarının verdiği yoklukta ebedi olarak kalırlar. Sizin sevginizde yok olan gayri ayılıp kalkamaz. 4205
- خالدین فی فناء سکرهم ** من تفانی فی هواکم لم یقم
- İhsanın bize yürü der, yürü ey aşkımızın ayranına kapılmış olan!
- فضل تو گوید دل ما را که رو ** ای شده در دوغ عشق ما گرو
- Sinek gibi ayranımıza düşmüşsün.. Sen, sarhoş değilsin ey sinek, şarabın ta kendisisin.
- چون مگس در دوغ ما افتادهای ** تو نهای مست ای مگس تو بادهای
- Ey sinek, gerkesler, senden sarhoş olurlar. Çünkü sen, bal denizine at sürmüşsün.
- کرگسان مست از تو گردند ای مگس ** چونک بر بحر عسل رانی فرس
- Dağlar, zerreler gibi senin sarhoşundur. Nokta da senin elindedir, pergel de, çizgi de.
- کوهها چون ذرهها سرمست تو ** نقطه و پرگار و خط در دست تو