- Gördüm ki sol yanında bir ateş, sağ yanında da bir kevser ırmağı vardı.
- دیدمش سوی چپ او آذری ** سوی دست راست جوی کوثری
- Solunda cihanı yakıp yandıran müthiş bir ateş, sağında güzelim bir ırmak.
- سوی چپش بس جهانسوز آتشی ** سوی دست راستش جوی خوشی
- Bir kısım halk o ateşe el atmış, bir kısım halkta o kevsere ulaşacağından neşeli ve sarhoş.
- سوی آن آتش گروهی برده دست ** بهر آن کوثر گروهی شاد و مست
- Fakat bu, her kötü kişiyle her bahtı yaver olanı şaşırtacak pek aykırı ve acayip bir oyundu. 425
- لیک لعب بازگونه بود سخت ** پیش پای هر شقی و نیکبخت
- Kim o ateşe, kıvılcıma atılıyorsa öbür yandaki sudan baş çıkarıyordu.
- هر که در آتش همی رفت و شرر ** از میان آب بر میکرد سر
- Kim suya atılıyorsa derhal kendisini ateş içinde buluyordu.
- هر که سوی آب میرفت از میان ** او در آتش یافت میشد در زمان
- Kim sağ yana gidiyor, o güzelim suya dalıyorsa sol taraftaki ateş içinden baş göstermedeydi.
- هر که سوی راست شد و آب زلال ** سر ز آتش بر زد از سوی شمال
- Sol yandaki ateşe dalansa sağ yandan çıkmaktaydı.
- وانک شد سوی شمال آتشین ** سر برون میکرد از سوی یمین
- Bunun sırrını pek az kişi anlıyor, hasılı o ateşe pek az kişi atlıyordu. 430
- کم کسی بر سر این مضمر زدی ** لاجرم کم کس در آن آتش شدی
- Ancak başına devlet saçısı saçılan, suyu bırakıp ateşe kaçıyordu.
- جز کسی که بر سرش اقبال ریخت ** کو رها کرد آب و در آتش گریخت