- Bunun sırrını pek az kişi anlıyor, hasılı o ateşe pek az kişi atlıyordu. 430
- کم کسی بر سر این مضمر زدی ** لاجرم کم کس در آن آتش شدی
- Ancak başına devlet saçısı saçılan, suyu bırakıp ateşe kaçıyordu.
- جز کسی که بر سرش اقبال ریخت ** کو رها کرد آب و در آتش گریخت
- Halk eldeki hazır zevki mabut edinmiştir. Hulâsa halk, bu oyunu kaybetmiş, bu oyunda zarar girmiştir.
- کرده ذوق نقد را معبود خلق ** لاجرم زین لعب مغبون بود خلق
- Bölük, bölük saf, saf hırslarına uyanlar, ateşten çekinmede, suya kaçmada.
- جوقجوق وصف صف از حرص و شتاب ** محترز ز آتش گریزان سوی آب
- Fakat suya dalan, ateşten baş göstermede. Ey hakikatten haberi olmayan, ibret al, ibret!
- لاجرم ز آتش برآوردند سر ** اعتبارالاعتبار ای بیخبر
- Ateş, ey bön ahmaklar, ben ateş değilim, makbul bir kaynağım. 435
- بانگ میزد آتش ای گیجان گول ** من نیم آتش منم چشمهی قبول
- A gözsüzler sizin gözünüzü bağlamışlar. Bana gelin, kıvılcımlarımdan kaçmayın.
- چشمبندی کردهاند ای بینظر ** در من آی و هیچ مگریز از شرر
- Ey Halil burada ne kıvılcım vardır, ne duman. Bu görünen şey, ancak Nemrud’un büyüsü, hilesi demekteydi.
- ای خلیل اینجا شرار و دود نیست ** جز که سحر و خدعهی نمرود نیست
- Sen de Halil gibi akıllıysan ateş senin soyundur, sen bir pervanesin.
- چون خلیل حق اگر فرزانهای ** آتش آب تست و تو پروانهای
- Pervanenin canı keşke binlerce kanadım olsaydı da,
- جان پروانه همیدارد ندا ** کای دریغا صد هزارم پر بدی