- Ey Halil burada ne kıvılcım vardır, ne duman. Bu görünen şey, ancak Nemrud’un büyüsü, hilesi demekteydi.
- ای خلیل اینجا شرار و دود نیست ** جز که سحر و خدعهی نمرود نیست
- Sen de Halil gibi akıllıysan ateş senin soyundur, sen bir pervanesin.
- چون خلیل حق اگر فرزانهای ** آتش آب تست و تو پروانهای
- Pervanenin canı keşke binlerce kanadım olsaydı da,
- جان پروانه همیدارد ندا ** کای دریغا صد هزارم پر بدی
- Mahrem olmayanların körlüklerine rağmen amansız bir surette ateşlere yansaydı. 440
- تا همی سوزید ز آتش بیامان ** کوری چشم و دل نامحرمان
- Bilgisiz kişi, eşekliğinden bana acır, bense bilgi ve görgü sahibi olduğumdan ona acırım diye bağırıp durur.
- بر من آرد رحم جاهل از خری ** من برو رحم آرم از بینشوری
- Hele şu suların bile canı olan ateş yok mu? Pervanenin işi bizim işimizin aksi.
- خاصه این آتش که جان آبهاست ** کار پروانه به عکس کار ماست
- O nur görür ateşe atılır, gönül de ateş görür, nura dalar.
- او ببینند نور و در ناری رود ** دل ببیند نار و در نوری شود
- Ulu Allah’nın, Halil evladı kimdir, göresin diye böyle oyunları vardır.
- این چنین لعب آمد از رب جلیل ** تا ببینی کیست از آل خلیل
- Ateşe su şeklini vermişler, ateşin içinde de bir kaynaktır coşturmuşlardır. 445
- آتشی را شکل آبی دادهاند ** واندر آتش چشمهای بگشادهاند
- Bir büyücü büyüsüyle bir topluluk içinde pirinçle dolu sahanı, akreplerle dolu gösterir.
- ساحری صحن برنجی را به فن ** صحن پر کرمی کند در انجمن