- Mahrem olmayanların körlüklerine rağmen amansız bir surette ateşlere yansaydı. 440
- تا همی سوزید ز آتش بیامان ** کوری چشم و دل نامحرمان
- Bilgisiz kişi, eşekliğinden bana acır, bense bilgi ve görgü sahibi olduğumdan ona acırım diye bağırıp durur.
- بر من آرد رحم جاهل از خری ** من برو رحم آرم از بینشوری
- Hele şu suların bile canı olan ateş yok mu? Pervanenin işi bizim işimizin aksi.
- خاصه این آتش که جان آبهاست ** کار پروانه به عکس کار ماست
- O nur görür ateşe atılır, gönül de ateş görür, nura dalar.
- او ببینند نور و در ناری رود ** دل ببیند نار و در نوری شود
- Ulu Allah’nın, Halil evladı kimdir, göresin diye böyle oyunları vardır.
- این چنین لعب آمد از رب جلیل ** تا ببینی کیست از آل خلیل
- Ateşe su şeklini vermişler, ateşin içinde de bir kaynaktır coşturmuşlardır. 445
- آتشی را شکل آبی دادهاند ** واندر آتش چشمهای بگشادهاند
- Bir büyücü büyüsüyle bir topluluk içinde pirinçle dolu sahanı, akreplerle dolu gösterir.
- ساحری صحن برنجی را به فن ** صحن پر کرمی کند در انجمن
- Evi, büyüsü ve nefesiyle akreplerle dolmuş gösterir ama onlar, sahici akrep değildir ki.
- خانه را او پر ز کزدمها نمود ** از دم سحر و خود آن کزدم نبود
- Büyücü bunun gibi yüzlerce hüner gösterdikten sonra artık düşün, büyücüyü yaratan, neler yapmaz?
- چونک جادو مینماید صد چنین ** چون بود دستان جادوآفرین
- Hasılı Allah büyüsü ile zaman, zaman nice kişiler, karı gibi alta yatmışlardır!
- لاجرم از سحر یزدان قرن قرن ** اندر افتادند چون زن زیر پهن