- Bir büyücü büyüsüyle bir topluluk içinde pirinçle dolu sahanı, akreplerle dolu gösterir.
- ساحری صحن برنجی را به فن ** صحن پر کرمی کند در انجمن
- Evi, büyüsü ve nefesiyle akreplerle dolmuş gösterir ama onlar, sahici akrep değildir ki.
- خانه را او پر ز کزدمها نمود ** از دم سحر و خود آن کزدم نبود
- Büyücü bunun gibi yüzlerce hüner gösterdikten sonra artık düşün, büyücüyü yaratan, neler yapmaz?
- چونک جادو مینماید صد چنین ** چون بود دستان جادوآفرین
- Hasılı Allah büyüsü ile zaman, zaman nice kişiler, karı gibi alta yatmışlardır!
- لاجرم از سحر یزدان قرن قرن ** اندر افتادند چون زن زیر پهن
- Büyücüler ona kuldur, köledir. Hepsi de yont kuşu gibi tuzağa düşmüşlerdir. 450
- ساحرانشان بنده بودند و غلام ** اندر افتادند چون صعوه به دام
- Kendine gel de dalgalara benzer hilelerin nasıl baş aşağı olduğunu Kuran’ı okuyup anla, sihri halali gör.
- هین بخوان قرآن ببین سحر حلال ** سرنگونی مکرهای کالجبال
- Ben Firavun değilim ki Nil’e gideyim. Ben, Halil gibi ateşe giderim.
- من نیم فرعون کایم سوی نیل ** سوی آتش میروم من چون خلیل
- O ateş değildir, duru bir sudur. Halbuki öbürü hileyle ateş gibi bir su görünmededir.
- نیست آتش هست آن ماء معین ** وآن دگر از مکر آب آتشین
- İyi şeyleri caiz gören o Peygamber, ne de güzel söyledi: Bir zerre aklın oruçtan da yeğdir, namazdan da.
- پس نکو گفت آن رسول خوشجواز ** ذرهای عقلت به از صوم و نماز
- Çünkü, aklın cevherdir, bu ikisiyse araz. Bu ikisi, yani namaz ve oruç, onun tam olmasıyla farz olur. 455
- زانک عقلت جوهرست این دو عرض ** این دو در تکمیل آن شد مفترض