- Akıl vardır güneş gibi. Akıl vardır, zuhre yıldızından da aşağıdır, yıldız akmasından da. 460
- هست عقلی همچو قرص آفتاب ** هست عقلی کمتر از زهره و شهاب
- Akıl vardır, bir sarhoş mumu gibi, akıl vardır, bir ateş kıvılcımı gibi.
- هست عقلی چون چراغی سرخوشی ** هست عقلی چون ستارهی آتشی
- O güneş gibi aklın önünden bulut kalktı mı Allah’nın nurunu gören akıllar faydalanırlar.
- زانک ابر از پیش آن چون وا جهد ** نور یزدانبین خردها بر دهد
- Aklı cüzi aklın adını kötüye çıkarmıştır. Dünya muradı insanı muratsız bir hale getirmiştir.
- عقل جزوی عقل را بدنام کرد ** کام دنیا مرد را بیکام کرد
- O, bir avdan avcının güzelliğini görmüştür. Bu avcılığa düşmüş, bu yüzden bir avın derdine uğramıştır.
- آن ز صیدی حسن صیادی بدید ** وین ز صیادی غم صیدی کشید
- O, hizmetle hizmet edilme nazına erişmiştir; bu, kendisine hizmet edilmeyi dilemiş, yüce yolundan geri dönmüştür. 465
- آن ز خدمت ناز مخدومی بیافت ** وآن ز مخدومی ز راه عز بتافت
- O Firavunlukta suya tutsak olmuş, İsrailoğlu, tutsaklık yüzünden yüzlerce Suhrab kuvvetini elde etmiştir.
- آن ز فرعونی اسیر آب شد ** وز اسیری سبط صد سهراب شد
- Bu aykırı bir oyundur, yaman bir ferzin-benttir. Hileye az başvur, devlet ve baht işidir bu.
- لعب معکوسست و فرزینبند سخت ** حیله کم کن کار اقبالست و بخت
- Hayal ve hileyi az doku. Çünkü, gani Allah hileciye az yol gösterir.
- بر حیال و حیله کم تن تار را ** که غنی ره کم دهد مکار را
- Hile edeceksen iyi hizmet etme yolunda hile et de bir ümmet içinde peygamberlik elde edesin.
- مکر کن در راه نیکو خدمتی ** تا نبوت یابی اندر امتی